kadın kocasına seni istemiyorum derse

İslam’da anamızın, bacımızın, kızımızın kocasını boşama hakları yoktur. İşte! İslam böyle ilkel bir Dindir. Bakara 229-230 ayeti bu konuda net olarak bize gerekeni söylemektedir. BAKARA-229. Boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. BAKARA-230.Bundan sonra kadını boşarsa Kadın tekrar duygularını açmak için söze giriyordu ki, adam lafını kesti. ‘Çok yoruldum artık, bir şeyler için savaşmaktan yoruldum. Sonu gelmeyen beraber mutlu olma hayallerimin hep suya düşmesinden, seni sevmekten, karşılık alamamaktan, hep üzülmekten, kısacası beni sevmemenden yoruldum. Özeldurumlar ve doktorun yasaklaması hariç erkek ilişkiye girmek isterse eşini zorlaması günah değildir. imam. . Doğrudur. Tıbbi ve Dini bir yasak olmadığı sürece, Kadın kocasının ilişkiye girmesini engelleyemez. Evlendiktensonra ilk kim "Bu gece olmaz" derse tüm evliliğimiz boyunca ütüyü o yapacaktı. Centilmenliğimi göstermek için iddia sonuçlanana kadar ütüyü yapmayı kabul ettim. Altı senelik evliyiz, ütüyü hala ben yapıyorum. Bu güzel kadın ya bana gerçekten çok aşık ya da ütü yapmaktan hakikaten nefret ediyor. demir mi, ateş mi, belki cehennem. pervaneler işte, renkli camlara. çarpa çarpa hayal kanatlarını. tükenen kadınlar. Ignacio Diaz Olano, Dans la boite de theatre. 6. Kadınlar, Özdemir Asaf. Hepinizi öyle seviyorum ki. Siz türlü türlü milletlerin anneleri oluyorsunuz. Rencontres A Xv France 2 Replay. 3- BAŞKALARINA TEFVİZ EDİLEN TALÂK1- Talâk Hususunda Kadını Muhayyer BırakmakBir kimse, kansına,bununla talâka n'yyet ederek Serbest­sin» veya Nefsini boşa» derse; bu durumda, ayni mecliste durdu­ğu müddetçe, kadının, kendi nefsini boşama hakkı vardır. Bir gün veya daha uzun müddet, o meclisten kalkmaz veya başka bir iş yap­mazsa; bu durumda bile, kadının, bu hakkı devam kadın; bu meclisten kalktığı halde, orada dursa, iş yine kadının elindedir. Bu durumda, kocanın, geri dönme hakkı yoktur. Kadını, yapacağı işten, men edemediği gibi; sözünü de feshedemez. Cevheretü'n - Neyyire'de de bö'yledir-Kadın, bu meclisten, nefsini ihtiyar etmeden ayrılınca; mu­hayyerliği geçersiz kadın; başka bir işie meşkul olur; yemek yer; uyur; bir yere gider; yıkanır; boyalanır; kocası ile cima' eder veya alım sa­tım hususunda, bir kimse ile pazarlık ederse; bu gibi şeyleri yap­ması hâlinde, kadının muhayyerliği geçersiz olur. Sİrâcül - Veh-hâc'da da kadının, muhayyerliği, su içmesi ile bozulmaz. Çünkü, o, suyu, husûmetten temekkûn için içmiş kendisini, yemeğe da'vet etmeden; az bir şey yemesi ile muhayyerliği bozulmaz. Tebyîn'de de oturarak uyur veya oturduğu yerde elbise giyer ya­hut basit bir iş yapar ve bunları yapmasının kaçınmak maksadı ile olmadığını efendisi bilirse; bu durumda onun muhayyerliği bâtıl = geçersiz kadın Ben, şahit çağırıyorum. Onları, muhayyerliğime şahit tutacağım.» veya Satın almak için; babamı çağıracağım der; yahut ayakta durmakta olan kadın, bir yere dayanır veya otu­rursa; bu hailler de muhayyerliğini oturmakta olan kadın, bir yere dayanmış olsa; yine mu­hayyerliği bozulmaz. Esahh olan kavil olan kadının yatması halinde ise, İmâm Ebû Yûsuf- iki rivayet vardır. Bu rivayetlerin birine göre; bu durum­da, kadının muhayyerliği geçers'z olur. İmâm Züfer bunu ka­bul rivayette ise; bu durumda kadının muhayyerliği bozul­ verildiği esnada, ayakta durmakta olan kadın, bir binite binse; muhayyerliği kadın; bir binitte binili iken muhayyer kılmsa da, sonra, bu kadın, bir başka binite binse, yine muhayyerliği bozulur. Sirâcii'l-Vehhâc'da da yere dayanmışken muhayyer kılınan kadın, doğrulup oturmuş olsa; muhayyerliği binekte iken muhayyer kılman kadın; bineğinden inse; muhayyerliği geçersiz olur. Hitfâsa'da da binek hayvanı üzerinde veya mahmude gitmekte iken muhayyer kılmsa ve dursa; muhayyerlik hakkı vardır. Ancak, bine­ğini tekrar sürerse, muhayyerlik hakkı geçersiz kocasının sustuğu anda, kadının hayvanını sürmesi hâli müstesnadır. Çünkü, hayvanın yürümesi ve durması ona muzaftır. Gitmesi ise, meclis-i ahar gibi olmaktadır- El - İhtiyar Şerhul - Muh­tar'd a da üzerinde - ve hayvan - durmakta iken muhayyer kı­lman kadın, hayvanını sürerse; muhayyerliği bâtıl kadın, hayvan dururken veya yürüttüğü esnada cevap ve­rirse; - yürürken cevap vermesi ve bu cevabının işitilmesi hâlinde olduğu gibi- bâin talâk ile boş olur. Kadının, yürürken cevap verme­si halinde de hüküm kadın; önce, hayvanını sürer; sonra, cevap vermiş olursa; bâine olmuş yürümekte iken muhayyer kılman kadın; onu durdursa; muhayyerliği, bâtıl evin içinde bulunurken muhayyer kılınan kadın, o ev içinde, bir yerden diğer yere yürüse büe, yine muhayyerliği baki de, bu hususta ev gibidir hayvan gibi değildir. Şemsü'l-Eimme Halvânî Koca ile karısı; ayrı ayrı hayvanlar üzerinde bulunsalar veya ikisi bir hayvan üzerinde olsalar yahut kadın binili, erkek yaya olsa; yahut da, ikisi bir gemide veya ayrı ayrı gemilerde; veyahut bunlar ayrı ayrı mahmillerde veya ikisi aynı mahmude bulunsalar yahut da ikisi bir adamın omuzunda olsalar; bu durumda kadın, ilk adımda nefsini ihtiyar ederse ?boşarsa; bâine olmuş olur. Aksi takdirde, boşanmış olmaz.» demiştir. FüsûİuI - İmâdiyye'de de kan-koca, bir mahmude bulunurlar ve deveci, deveyi çe­kerse; kadının muhayyerliği bâtıl olmaz. îtâbiyye'de de kılındığmdaj dizlerini dikmiş ve ellerini bağlaya­rak oturmakta olan bir kadın; sonra, bağdaş kurarak otursa veya bunun aksini yapsa; bu kadının muhayyerliği bâtıl olmaz. Zahîriy-ye'de de tarafından muhayyer bırakılan ve bunu kabul etmiş olan bir kadım, kocası; elinden tutup kaldırsa veya onun isteği ile yahut isteği olmadan ona cima' etse; bu durumda, muhayyerlik hak­kı, kadının elinden ve Asl'ın Hâherzâde nüshasında şöyle zikredilmiştir;Muhayyer bırakılan bir kadın, yanında şahit çağırtabileceği bir kimse bulunmadığımdan, şahit çağırmak için ayağa kalksa; bu du­rumda, ya yerinden aynin veya ayrılmaz. Şayet, kadın yerinden ay-rılmazsa; muhayyerliği bil-ittifak bâtıl yerinden ayrılması hâlinde ise, durumun ne olacağı hu­susunda, âlimler İhti'âf etmişlerdir Bazılarına göre, muhayyerliğin geçersiz olmasında mu'teber olan, kadının I'râzı = kabul etme­mesi göre ise; meclisin tebdili = değişmesi dir-Meselâ Bir kadın Nefsimi satın aldım.» der; kocası da, kal­kıp, onu bir veya iki adım yürüttükten sonra Sattım.» cevabını verirse bu durumda hal'* sahih; kadın ise boş olur. Bu, bazı âlim­lerimizin kavillerine uygundur. Hulasa'da da kılınınca; farz, vacip, sünnet veya nafile bir nama­za başlamış olan kadının, muhayyerliği bâtıl =geçersiz olur-Koca, karısını; kadın namaz kılmakta iken, muhayyer bırakır ve kadın namazını tamam1-\rsa; kılmakta olduğu namaz, farz veya vitir gibi vacip bir namaz ise; muhayyerliği bâtıl hafüe bir namaz kılmakta olur ve iki rek'atte selâm ve­rirse; yine muhayyerliği bâtıl olmaz. Fakat, bu iki rek'ate, iki rek'at daha ilâve ederse; muhayyerliği bâtıl öğle namazının -dört rek'atü- ilk sünnetinde muhayyer bırakıldığı halde, ük iki rek'ati tamamlayınca selâm vermese; bu durum hakkında, â'ımler ihtilâf etmişlerdirBazıları Bu kadının, muhayyerliği bâtıl olur.» bazıları ise Bâtıl olmaz» demişlerdir. Sahih olan da budur. Bedâi'de de böyle­ kadın, teşbih çeker veya az bir şey okursa; muhayyerliği bâtıl olmaz. Fakat, bunları uzatırsa, muhayyerliği bâtıl olur. Cev-heretü'n - Neyyire'de de kadın, teşbih çeker veya az bir şey okursa; muhayyerli­ği bâtıl olmaz. Fakat, bunları uzatırsa, muhayyerliği bâtıl olur. Cev-heretü'n - Neyyire'de de bırakılan kadın, kocasına Beni, niçin dilinle bo-şamadın?» dedikten sonra; kendi nefsini boşamış olsa; bu durumda kadın boş olur. Fetâvâ'da böyle zikredilmiştir-Bir kimse, karışım muhayyer bıraksa ve bunu dudağı ile ha­ber verse; bu durumda kadının ikisini de ihtiyar ettim.» demesi uygun olur. Itâbiyye'de de tarafından muhayyer bırakılan fakat kocasının bu sö­zünü işitmeyen /eya orada hazır bulunmayan bir kadm; bu durumu nerede öğrenirse; o mecliste muhayyer karısına Bunu, ilk söylediğin mecliste, sen işitmiştin.» der; karısı ise, bunu inkâr ederse; kadının sözü geçerli olur. Serah-sı'nin Muhıytı'nde de Muhayyersin.» demesinde, telâk niyyetinin bulun­ması, elbette Muhayyersin.» demesi üzerine, kadın; nefsini ihtiyar ederse t = boşarsa; bu durumda kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. Koca, üç talâka niyyet etmiş olsa bile, bu durumda kadın; üç talâk boş olmaz Hidâye'de de bir durumda, kadın; kendi nefsini boşar; koca ise, bo­şama kasdımn bulunduğunu inkâr ederse; bu durumda, kocaya ye-rmn teklif edilir ve yeminli sözüne koca; talâk müzâkeresinden sonra; karısını muhayyer kılmış yani kendisini boşama yetkisini ona vermiş, karısı da, bu durumda nefsini boşamışsa; bu durumda, koca Ben, talâk kas-detmedim.» dese bile; hüküm bakımından, sözü kabul her ikisi de, öfkeli iseler; yine, kocanın bu sözü, hüküm bakımından kabul söz, hüküm bakımından kabul edilmeyince de, ileride, ni­kâh olmaksızın; kadının, kocası ile birlikte durmasına ruhsat yok­tur. Fethu'l-Kadîr'de de şöyle zikredilmiştir Bu hallerde, talâkın vâki olması için, nefs veya talâk kelimele­rinden birinin söylenmiş olması gereklidir. Şöyleki Koca, karısına Nefsini ihtiyar eyle»; telâkini ihtiyar eyle.»; İhtiyar etmekle, ihtiyar eyle.» veya kadın, kocasına Nefsimi, ihti­yar ettim.» veya talâkımı ihtiyar ettim.» dese; bu durumlarda, talâk vâki koca-sadece-; İhtiyar eyle.» der, kadın ise İhtiyar eyledim.» cevabını verirse; bu durumda, bir şey vâki koca, karısına İhtiyar eyle.» der; kadın ise Eyledim.» cevabını verirse; yine, bir şey vâki koca, karısına Nefsini ihtiyar eyle.» der; karısı da T Eyledim.» cevabını verirse, -yukarıdakinin hilâfına- talâk vâki olur. Gâyetü's - Sürûcî'de de kelimesini İhtiyar kelimesi ile bitişik zikretmek de iki kelimenin, aynı mecliste, bir birinden ayrı olarak zikre­dilmiş olması da sahihtir. Meclis ayrı olursa, sahih lafzının mükerreren söylenmesi, nefs kelimesinin zikre­dilmesi yerine kadının Babamı»; anamı»; ehümî» veya kocaları ihtiyar ettim.» demesi hallerinde de, nefs kelimesinin zik­redilmesine gerek yoktur. Tebyîn'de de böyledir-Kadının Kavmimi veya mahremiyet sahibi olan birini seç­tim. demesi; yukarıdaki mes'eîeye muhaliftir. Yani kadının, böyle söylemesi ile, talâk vâki olmaz. Bu durumda, kadının, bu sözünü, - var ise - babası veya anasına hamletmesi münâsip bu kadının; babası ve anası yok da, kardeşi varsa ve bu sözünü ona hamlederse, yine talâk vâki kimse, karısına İhtiyar et.» der; o da Nefsimi seç­tim; hayır, belki de kocamı...» derse; bu durumda talâk vâki bu kadın ... kocamı takdim ettim. = öne aldım.» derse; talâk vâki Nefsimi seçtim veya kocamı seçtim.» derse; yine talâk vâki kadın; bu kelimeleri vav harfi ile atfederse = ve bağlacı ile birini diğerine bağlarsa; ilk söylenen kelimeye itibar edilir. Di­ğer kelimeler, boş sözden ibaret kimse, karısını muhayyer bıraktıktan sonra; ona kendisini seçmesini telkin etse, bu telkine uyup, kadın da kocasını seçmiş ol­sa; vaki olmaz. Bu durumda, kocanın karısına, mal vermesi de gerekmez. Fethu'I-Kadîr'de de kimse karısına İhtiyar eyle.» demiş, kadın da İhti­yar ettim» cevabını verdikten sonra Nefsimi kasdettim.» demiş bulunsa; bu konuşma, aynı mecliste geçmişse, kadının bu sözü kabul edilir ve kadın boş olur. Fakat, kadın, bu son sözü, o meclisten çık­tıktan sonra söylemiş olursa; sözü kabul edilmez ve talâk vâki ol­ koca karışma İhtiyar et.» der; karısı ise Nefsimi ih­tiyar ettim.» cevabını verirse; bu durumda kadın, istihsânen boş clur- Hidâye'de de kimse, karısına İhtiyar et.» der; o da Nefsimi, bâin kıldım.» veya Nefsimi, haram kıldım.» yahut Nefsimi boşadım.» cevabını verirse; bu durumda kadın, bir bâin talâkla, boş olur. Sirâ-cü'l Vehhâc'da da = talâkı başkasına havale etme eğer talâk sözüne makrûn C?bitişik ise, meselâ Bir adam, karısına Üç talâk, ih­tiyar et.» der; o da talâkı seçtim.» cevâbını verirse; bu durumda, bir talâk-ı ric'î vâki adam, muhayyerlikte, üç talâkı zikretse; meselâ Bir kim­se, karısına üç talâkı ihtiyar et.» der; karısı da İhtiyar ettim.» cevabını verirse; bu durumda, üç talâk vâki kimse, karısına ; İhtiyar et; ihtiyar et; ihtiyar et.» der; o da Birinciyi seçtim»; Ortadakini seçtim.»; Sonuncuyu seç­tim.» veya Seçmekle seçtim.» cevabını verirse; niyyet olmasa bile, üç talâk vâki olur. Bu durumda, nefs lafzını zikretmeye ihtiyaç hüküm, Câmi'in rivayetinde zikredildiğine göre ise; İhtiyar et.» sözü, ne kadar tekrar edilirse edilsin. Üç talâk vâki olması için, niyyet Birinciyle...»; ortadaki ile...» veya sonuncu ile seçtim.» sözleri ile üç taiâkm vâki olması, İmâm EbftHanife CR. A. 'nin kavline göre ise, bu sözlerle, bir talâk vâki olur. Muhtar olan kavil de bu durumda Seçmekle seçtim.»; Bir defa seçtim.» veya Bir defa ile seçtim.» derse; bu sözleri ile üç talâk vâki olur. Bu durumda, bunları söylemekle; üç talâkı tekrar etmek arasında bir fark üç lafzın vav harfi = ve bağlacı, fe harfi = tefsir, açıkla-aa fe'si veya sümme harfi = sonra» mânâsına gelen bir edatsöylenmesi ile bunlarla, birbirlerine bağlanmadan söylenmesi ara­sında da bir fark yoktur. Tebyîn'de de böyledir-Bu durumda, kadın Nefsimi boşadım.» veya Ben boşa­dım.» demiş olsa, cevap vermiş sayılır ve üç talâk boş olur. Muhiyt'-te de kimse, karısına, üç defa İhtiyar et.» der; karısı ise Talâk'ı seçtim.» veya Birinci talâk'ı seçtim.» derse; bu durumda, bil - icmâ, - üç talâk değil - bir tafâk vâki olur. Zahîriyye'de de böy­ kimse, karısına İhtiyar et, ihtiyar et, ihtiyar et.» der veya son iki ihtiyar et» lafzım, fe harfi ile söylerse; kadın ise Nefsimi, bir defa boşadım.» yahut Nefsimi, bir defa boşamayı seçtim.» derse; bu durumda, bir talâk-ı bâin vâki oîur. Bedâi'de de kadın, kocası ihtiyar et» sözünü tekrar etmeden Nef­simi seçtim.» dese; kocasının bundan sonra tekrar etmiş olduğu, bu lafızlar geçersiz olur. Itâbiyye'de de kimse, karışma İhtiyar et, ihtiyar et, ihtiyar et.» diye­rek, muhayyer kılınca; karısı, nefsini ihtiyar etse; bunun üzerine koca Ben, birinci ile, talak'ı niyyet ettim. Diğer ikisi ile de, sana anlatmak istedim» dese; hüküm bakımından bu sözü kabul edil­mez. Diyanet bakımından ise, durum kendisi ile Allahu Teâlâ ara^ sindadır. Sirâcü'î- Vehhâc'da da koca İhtiyar et, ihtiyar et, ihtiyar et, bin ile.» der; karıp* da Hepsini ihtiyar ettim.» cevabım verirse; ilk iki talâk hiç bir şey olmadan vâki olur. Sonraki talâk ise, bin» lafzı ile vâki kadın Nefsimi, seçmekle seçtim = ihtiyar ettim.» ve­ya Bir defa ihtiyar ettim.» dese; yine üç talâk boş olur. Mi'râcü'd-Dirâye'de de kadın, bu durumda Birinci ile...» veya Ortadaki ile...» yahut Sonuncu ile nefsimi seçtim.» derse; İmâm Ebû Hanî-fe göre, bu durumda, üç talâk vâki göre ise, birinci» veya ortadaki» lafızları seçmesi hâlinde, bir talâk; sonraki» lafzı seçmesi ile de, bin» lafzını da bulunmasından dolayı, iki talâk vaki olur. Kâfî'de de kadın Nefsimi, bir talâkla boşadım.» veya Nefsimi, bir talâkla seçtim.» derse; bir talâk-ı bâin ile boş kadına sorulduğunda Ben, birinci ve ikinci i!e talâkı kasdettim» derse, bu durumda, bu iki talâk da, vâki olur. Bu ka­dın Üçüncü ile talâkı kasdettim.» derse; bin dirhem ile birlikte, bir bâin talâk ile boş olur. Fethu'l-Kadîr'de de kimse, karısına Seç ? ihtiyar et ve seç ve seç, bin ile,» der; kadın ise, Seçtim» veya Bir defa seçtim.» yahut Bir ile seçtim.» derse; bu durumda, bü-icma', bin dirhemle birlikte, üç talâk vâki kadın Birinci ile...» veya ikinci ile...» yahut üçüncü ile.,.» derse, İmâm Ebû Hamîfe göre, bu durumda, üç telâk vâki göre ise, bu durumda, bir şey vâki olmaz. Kâfî'de de koca, karısına İhtiyar et ve ihtiyar et, bin dirhem ile.» der- kadın da Bir talâk seçtim» veya Nefsimi bir talak böser­dim.» derse; bil-icma', mal olarak, bir şey verilmesi gerekmez. Serahî'nin Muhıytı'nde de Bir talâk boşadım.» derse; İmamlarımızın üçüne göre de, bin dirhem vâki kadına, muhayyer olduğunu bildirdiği her defada, mal zikrederse; bu durumda kadın, hangisini seçerse seçsin, hem talâk ve hem de bu mal vâki olur. Itâbiyye'.de de Bir koca, karısına Üç talâktan istediğini ihtiyar et = seç dese; İmâm Ebû Hanife kavline göre; bu durumda ka-duıin bir veya iki talâk seçme hakkı göre ise, bu durumda kadın, nefsini üç talâk boşa­ma hakkına sahiptir. Fethu'l - Kadîr'de de koca, karısına İhtiyar et = seç.» deyince, kadın Seni seçmiyorum.» veya Seni istemiyorum.» yahut Sende, benim bir ihtiyacım yoktur.» dese; bu sözlerinin hepsi de geçersiz kadın Kocamın ayrılığı, hoşuma gitmiyor.» derse, bu du­rumda, o, açıkça, kocasını seçmiş kadın, kocasına Sana, karı olmamayı seçtim.» derse; bu durumda, kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur,Bir koca, karısına Bir talâk ihtiyar et =seç.» der; ka­dın da Onu seçtim.» derse, bu durumda, bir talâk-ı rie'î vâki koca, karısına İki talâk ihtiyar et» der; kadın ise, bir talâk ihtiyar ederse; bir talâk boş kimse, başka bir kimseye Karımı muhayyer kıl.» de­diği halde; bu adam, muhayyer kılmazsa, bu durumda kadın, mu­hayyer olmuş Muhayyer olduğunu, karıma haber ver» der; diğer şa­hıs da, haber vermeyi kabul ederse; bu durumda, kadın haberi alın­ca; nefsini ihtiyar edrese, talâk vâki olur. Serahaî'nin Muhıytı'nde de, kimse, karısına Bu gün ? veya bu ay yahut bir ay ve­yahut da bir yü - nefsini ihtiyar et.» dese; bu durumda kadın, bah­sedilen vakit bitmediği müddetçe; nefsini bosayıp boşamamakta , o meclisten, ayrılıp ayrılmaması ile bir iş yapıp yap­maması halleri de müsiâvidir. Kadın, bahsedilen vaktin sonuna ka­dar, kimse, karısına Bu gün ihtiyar et.» veya Bu ay ih­tiyar et.» derse; bahsi geçen gün veya ay durdukça, kadın muhay­yerdir. Koca, bu ifâdesini kimse, karısına Bir gün-ihtiyar et-» dese; bu bir gün, bu sözün söylendiği andan başlar ve bir sonraki günün , aynı vaktine kadar devam eder.Bir ay...» dediği zaman da; bu bir ay, konuştuğu andan başlar ve otuz gün sonranın aynı saatine kadar devam - yukarıdaki örneklerde olduğu gibi- bir vakitle sınırlanınca o vakit geçtiği zaman, muhayyerlik bâtıl = geçersiz olur. Kadının durumu, bilip bilmemesi hâü de müsavidir. Yalnız, muhayyerlik, zamanla sınırlı olmayınca; hüküm, bunun hilâfınadır. Siracü'l-Vehhac'da da kimse, karısına Bir gün, ihtiyar et ve yarın ihtiyar et.» dediği halde; kadın, o gün reddetse; bu kadının bir gün sonraki muhayyerliği geçersiz koca, karısına Bu gün, ihtiyar et ve yarın.» der; kadın ise, o gün reddederse; bu durumda, kadının, bir gün sonra da, mu­hayyerliği geçerli olmaz Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir. [29]2- Talâkı Kadının Eline BırakmakEmir bıl'-yed = kadına ?emriiki bi yedik? işin, senin elindedir.» diyerek, talâkı, kadının eline bırakmak, nefsi zikret­mekle ilgili şartlar bakımından, talâk konusunda kadım muhayyer bırakmak gibidir. Rücu ve diğer hususlarda, emir bi'l-yed, talâkta kadını muhayyer bırakmak yerine üç talâka niyyet etme hususunda durum böyle değil­dir. Yani, üç talâka niyyet etmek, kadını muhayyer bırakmada caiz olmadığı halde, emir bi'1-yed'de =talâkı kadının eline bırakmak-da, bu caizdir. Fethu'l - Kadir'de de kimse, karısına Emrüki bi yedik = işin, senin elin­dedir.» der ve bunu söylerken de talâka niyyet ederse ve bunu ka­dın duymuş olursa; bu durumda, boşanma selâhiyeti, ?aynı mec­liste clduğu müddetçe? kadını nelinde kadın, kocasının bu sözünü duymamışsa; bu haber ken­disine ulaşıp, onu anlayınca; bu zaman, talâk selâhiyeti kadınınelinde olur. Muhiy'te de böyledir. Bir kimse, kadının hazır bulunmadığı bir yerde, talâk se-lâhiyetini onun dine vermiş olursa, şu iki durum söz konusu olur 1 Bu söz, kadına, hangi mecliste ulaşırsa; kadın, o mecliste ?talâk konusunda? muhayyer olur. 2 Koca, karısına, ou selâhiyeti muvakkat = geci bir za­man için vermiş ve bu haber kadına ulaştığında bu zaman bitme­mişse; kadın, kalan zaman içinde durumu öğrenmeden, vakit bitmiş olursa; bundan son­ra, kadın için, muhayyerlik söz konusu olamaz. Sirâcûl-Vehhfic'da da karısına, işin -boşanma selâhiyetin elindedir.» derken; üç talâka niyyet ederse; kadın Ben, bir talâk ihtiyar ettim. =seçtim.» dese biûe, üç talâk boş olur. Hidâye'de de böy­ kimse, üç talâka niyyet eder ve karısına İşin, = boşanma selâhiyetin elindedir», der; bunun üzerine, kadın da, nefsini, üç talâk boşarsa; bu durumda üç talâk boş koca, iki talâka niyyet ederse; bir talâk vâki olur-Keza, kocanın üç talâka niyyet etmesi hâlinde, kadın Nef­simi boşadım»; Nefsimi seçtim» derse; üç talâka niyyet etmese bile, üç talâk vâki bu durumda, kadın Nefsimi bâin eyledim.» veya Nefsimi haram eyledim.» der; yahut, cevaba elverişli, başka bir şey söylerse; yine, üç talâk boş kadın Nefsimi, bir talâk boşadım,» veya Nefsimi, bir talâk ihtiyar ettim, ^seçtim» derse; bu durumda, bir bâin talâk i'e boş olur. Bedâi'de de koca, karısına işin, t =boşanma selâhiyetin elin­dedir.» der; kadın da, bu durumu öğrendiği meclisde, nefsini ih­tiyar ederse; bir ta^k-ı bâin ile boş koca, üç talâka niyyet etmişse; kadın üç talâk boş koca, iki talâka veya bir talâka niyyet etmiş veya hiç bir niyette bulunmamışsa; bu durumda kadın, bir talâk boş olur. Muhıyt'te de karısına İşin =boşanma selâhiyetin elindedir.» dediği sırada Bir talâk hakkında...» diye ilâve ederse; ?kadı­nın nefsini ihtiyar etmesi halinde? bir talâk-ı ric'î vâki olur. Zehıyre'de de kadın, kendisine Üç ta'âkmın selâhiyeti elindedir.» diyen kocasına Niçin beni lisanınla boşamıyorsun?» dese; bu cevabı ?muhayyer olmayı? reddetmek olmaz- Bu kadının, nef­sini boşama hakkı vardır. Fatâvâyi Kâdîhan'da da boşanma yetkisini karısına verdiğinde, karısı Nefsimi, kabul eyledim.» dese; boş olur-Keza, bu durumda kadın Onu kabul ettim» dese; yine, boş olur. Füsûlü'l-Üsterûşnî'de de koca, karısına tşin =boşanma yetkin elindedir.» veya ...avucunun içindedir.» ...sağındadır.»; ...ohındadir.» ya­hut Selâhiyeti elinde kıldım.»; Selâhiyeti eline havale ettim.» dese; ve talâka niyyet etse; bu sahih koca tşin t=boşanma yetkin gözündedir.» veya ...ayağindadır.»; ...başındadır.» dese; yahut bunlara benzer bir şey söylese; niyyet etmeden, bunlarla talâk sahih boşanma yetkisini, karısına verdiği sırada, bir talâka niyyet ettiği halde; sonradan üç talâka niyyet ederse; bu ?son? niyyeti durumda, kocanın iki talâka niyyet etmesi de sahih ol­maz. Ancak, cariyeler, bu hükümden müstesnadır. Itabiyye'de de kocanın, karısına Seîâhiyetin ağzmdadır.» veya ...dilindedir.» demesi Seîâhiyetin elindedir.» demesi kocanın Seîâhiyetin ihtiyarının ?seçmenin elin­dedir.» demesi de, seîâhiyetin elindedir.» demesi gibidir. Hulâsada da karısına yetki verirken, talâk niyyetinde olmazsa; kadının bu hususta yetkisi yok koca; yetkiyi öfke hâlinde veya talâk müzakeresi es­nasında vermişse; bu durumda, talâk niyyetinde olmadığını» söy­lemesine, hüküm bakımından itibar kadın; kocasının talâk niyyeti ile; veya öfkeli bir halde yahut talâk müzakeresi esnasında İşın = talâk hususunda yet­ki senin elindedir.» dediğini iddia ederse; bu durumda, kocanın, yeminle söylediği söze. itibar kadın, kocasının Öfkeli olduğunu veya talâk müzakere­si yapmakta iken, bu sözü söylediğini beyyine = şahit, delil ile isbat ederse; bu durumda kadının sözü kabul kadının; kocasının, talâk niyyeti ile söylediğine dair» beyyinesi kabul kadın; kocasının bunu, talâk niyyeti ile söyledim. demiş olduğunu isbat ederse; bu kabul edilir. Zahîriyye'de de verilen yetkiye binâen, nefsini boşayan bir ka­dına, kocası Sen, nefsini, konuştuktan veya bir iş yaptıktan son­ra, boşadın.» .der; kadın ise Hayır, ben nefsimi, aynı mecliste boşadım. Bir şey konuşmadım ve bir işle meşgul olmadım» ceva­bını verirse; bu durumda kadının sözüne itibar edilir ve o, boş olur. Fûsûlü'I-Üsterûşnî'de de talâk yetkisini kendi eline verdiği ve kendisi­nin bunu duymadığı» hususunda da'vâ eden bir kadın; nefsini bu selâhiyete dayanarak boşadîktan sonra; talâkın vuku bu'du-ğunu ve mehir gerektiğini iddia etse ve kocası da, bunu duysa, bu kadının, bu mes'eleyi kadı =hakim huzuruna çıkarma hak­kı yoktur. Kocasının, talâk yetkisini, onun eline vermeye zorlan­ması hâli müstesnadır. Hulâsada da tarafından, talâk yetkisi eline verilen kadın, kalkıp, nefsini boşar; kocası ise; kadının nefsini aynı mecliste boşama-dığıni; kadın da, aynı mecliste boşamış bulunduğunu iddia eder­se; bu durumda, kadının sözüne itibar zikrettiğine göre Eir koca, karısına Ben, senin eline, yetkiyi dün vermiştim. Sen ise, nefsini boşamamıştm.» der; kadın da ?Nefsimi dün? boşadım.» cevabını verirse; bu durumda, kocanın sözü mu'teber ve makbuldür. Kerderî'nin Vecîzi'nde de soruldu? Selâhiyeti karısının eline verip Eğer, kumar oynarsam, benden boşan.» dedikten sonra, kumar oynayan bir kimsenin ka­rısı, nefsini boşasa; koca ise bunu müteakip Sen, üç gündür, bunu biliyordun; nefsini boşamadm.» dese; kadın Hayır, ben şu anda öğrendim ve derhal nefsimi boşadım.» cevabını verirse; du­rum ne olur?O, şu cevabı verdi ? Kadının sözü mu'teberdir.» diye cevap verenlerin sözleri makbuldür. Füsûlü'l-İmâdiye'de de tarafından, talâk yetkisi eline verilmiş bulunan bir kadın; kocasına Sen, bana haramsın; ben, senden bâinim.»veya Ben, sana haramım; sen, benden bâinsin.» dese; bu durum­da kadın, boşanmış olur-Şayet kadın Sen haramsın.» der;, fakat ...bana haram­sın.» demezse veya Sen, bâinsin.» der; fakat ...benden bâinsin.» demezse; bu batıl = geçersiz kadın Ben, haramım, der; fakat ...sana haramım.» demezse veya Ben, bâinim.» der; fakat ...senden bâinim.» de­mezse; bu durumda tadâk vâki olur. Muhiyt'te de kimse, talâk hakkında karısının eline yetki verir; o da kocasına Seni, boşadım.» derse; bu ?sözü? bâtıl ^geçersiz olur. Yani, talâk vâki olmaz- Fetâvâyi Kâdîhân'da da koca, karısına Bu gün yetkin elinde; yarından son­ra da elinde.» dese; gece, bu yetkiye dâhil olmaz. Kadın, o gece, nefsini ihtiyar etse = seçse, boşaşa; talâk vâki kadın, o gündüzün yetkisini reddederse; bu yetkisi de ge­çersiz yarından sonra için» kadının, talâk selâhiyet hakki vardır-Şayet, kadın Bu gün, selâhiyetimin tamamını ibtal ettim ^geçersiz kıldım» derse; hiç bir yetkisi kalmaz. Fetâvâyi Kâdî­hân'da da koca, karısına Bu gün ve yarın, selâhiyetin elinde­dir.» der ve gece girince de, o gün selâhiyetini reddederse; yarının salâhiyeti de, elinden gitmiş o'ur. Zehıyre'de de Fetva, buna göredir.» denilmiştir. Tatar-hâniyye'de de kimse, karısına Bu gün, yarın ve öbür gün selâhi­yetin elindedir.» der; kadın ise, bu günün salâhiyetini reddederse; bütün selâhiyetler bâtıl = geçersiz olur. Bu kadının, bu redde­dişten sonra, nefsini ihtiyar etme = seçme, boşama hakkı yok­tur. Sahih olan da, budur. Fetâvâyi Kâdihan'da da Ebû Yûsuf İmlâ isimli eserinde, buyurmuş­ kimse, karısına Selâhiyetin, bu gün e'indedir; selâhi­yetin, yarın da elindedir.» dese; bu iki söz, iki ayrı selâhiyettir. .Bu durumda, kadın; bu gün, kocasını ihtiyar etse ~seçse; yarın olunca, yine salâhiyeti elinde olur. Sahih olan da, budur-Kâffde de kadın, kocasının, bu sözü, söylediği gün, nefsini ihti­yar edip f ?boşayıp; yarın olmadan, tekrar nikâhlansa; bundan sonra, yine nefsini ihtiyar etmek istese; bunu yapma yetkisine sahiptir. Yani, tekrar nefsini kimse, karısına Filan adam, geldiği gün, işin = ta-lâk hususundaki yetkin elindedir, dese; kadın, o adam geldiği gün, ?gecesi hariç? bu hususta yetkili şahıs, geldiği halde; o gün, güneş batana kadar kadının, bundan haberi olmasa; yetki elinden çıkmış olur. Itâbiyye'de de koca, karısına Bu gün, yarın yetkin elindedir.» der; kadın da, o gün, yetkisini geri verirse; selâhiyeti bâtıl = geçer­siz olur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledirBir koca, karısına Yetkin bir gün...»{ ...bir ay...» ve­ya ...bir sene...», ...elindedir.» yahut Yetkin bu gün-...»;' ...bu ay...» veya ...bu sene...», ...elindedir.» der ve bu sözünü, bir meclisle kayıtlamazsa; kadın, söylenilen vaktin tamamında yetki'idir. Bu kadın, ?söylenilen vaktin içinde?, dilediği zaman, nefsini, kocasından boşayabilir. Meclisten kalkmış veya başka bir şeyle meşgul olmuş olsa bile, söylenilen vakit bitmedikçe yetkisi bâtıl = geçersiz oîmaz. Bu hususta, görüş ayrılığı gün, ay veya yıl ifadesini belirsiz olarak, kul'amrsa; kadın; kocasının konuştuğu andan itibaren, yarınki günün aynı vaktine veya bir ay sonranın aynı vaktine yahut da bir yıl sonra­nın aynı vaktine kadar, yetkili durumda, ay; günlerle ölçülür ki, bir ay otuz koca, gün, ay veya yıl ifadesini ma'rife olarak = belir-lilik takısı re söylerse; kadın, günün, ayın veya senenin kalan kısmı kadar yetkili olur,* Bu durumda ise, ayın tesbitinde, hilâle itibar edilirKadın, söylenilen vakit içinde, nefsini bir defa ihtiyar ey­lerse "=boşarsa; bir daha ihtiyar etmeye yetkisi kadın, önce Kocamı ihtiyar ettim t = seçtim.» der­se; bazı yerlerde İmâm Ebû Hanîfe ile İmâm Muham-med R,A.'e göre, k 'inin yetkisi, söylenen vaktin tamamında, elinden çıkar.» diye zikredilmiştir. Geride vakit ka'mış olsa büe, kadın; nefsini ihtiyar etme ? seçme hakkına, sahip olamaz. Bedâi'de de kimse, karısına Bu ay içinde, yetkin elindedir.» der; kadın da, kocasını ihtiyar ederse; İraâm-i A'zam Ebû Hanîfe R,A. ve İmânı Muhammed göre, kadının elindeki yetki, ortadan Ebû Yûsuf R-A.'a göre ise; kadının yetkisi, ?sade­ce? o mecliste geçersiz olur. Başka mecliste ise, geçersiz olmaz. Bazı rivayetlerde, bunun aksi söylenmiştir. Sahih olan, Öncekidir. Kâdîhân'ın Câmiü's-Sağîri'nde de kimse ; Karımın, boşanma yetkisi, bir ay, filanın e'indedir.» .dese; bu ay, ?içinde bulunulan ayı? takip eden ay­dır. Kiâf'Vle de Yetkin, ebediyyen elindedir.» der;kadın ise, bunu bir defa reddederse; İmâm Ebû Hanîfe göre, kalan müddet içinde, m\ıh; verliği bâtıl olmaz. Thnurtâşî'de de Semâ'a, İmâm Muhammed 'in şöyle buyur­duğunu kimse, karısına Ayın başında, yetkin elindedir.» dese; hilâlin göründüğü geceden, bir sonraki günün gecesine kadar, yet­ki kadının elinde koca, eğer, ay başında, karısına; İşin ? boşanma yetkin elindedir.» dc*-e; bu du urnda, kadın;- bulunduğu mecliste, güneşKocanın, kanama Füangün meselâ Çarşamba günü...» veya, Filan ay meeelâ Recep ayı...» yahut. Filan yıl meselâ; 1404 yılı...», ...yetkili, sin» demesi gibi... Bu durumda, kadm, mezkûr gün, ay vûya yılın, kalan kıs­mı kadar yetkili kadar, bu yetkinin sahibi olur. Bu, bir kocanın, karısına yarın, yetkin elindedir.» dediği zaman; kadının, bir sonrak gü­nün tamamında yetkili olması gibidir. Şayet, koca; yarında yet­kin elindedir.» derse; bu yetki, aynı mecliste, bir sonraki günün güneşinim, batmasına kadar, devam eder. İbrahim Buna, muha­lefet eden olmamıştır.» rivayet edildiğine göre Bir kimsenin, karısına Yet­kin, ramazan...» veya ...ramazanda elindedir.» demesi müsavidir. Bu durumlarda, ramazanın tamamında, yetki kadının e'inde olur. Keza. kocanın Yetkin, yarın...» veya ...yarında elindedir.» demesi de müsavidir. Muhıyt'te de koca, karısına Bu gün, yetkin elindedir.» derse; bu durumda, yetki; o günün tamamında, kadının koca Bu günde, yetkin elindedir.» derse; bu yetki, o mecliste geçerlidir. Sahih olan budur. Bu, Sen, yarın boşsun.» veya Sen, yarından boşsun.» sözüne muvafıktır. Serahsî'nin Mu-hiytı'nde de kimse, karısına On güne kadar, yetkin elindedir.» derse; kadm, on gün geçene kadar, yetki sahibi olur. Bu durumda, sözün söylendiği saat tesbit edilir-Koca, bu sözü Üe, yetkinin, on gün sonra, karısının elinde ol­masını» murad etmiş olsa bile, bu ? hüküm bakımından geçersiz­dir. ? diyanetçe ise, kendisi ile Alîahu Teâlâ arasındadır. Zahîriy-ye'de de kimse, bir başka şahsa Bir seneye kadar, karımın ta­lâk yetkisi, senin elindedir.» derse; yetki, bir seneye kadar, o ada­mın elinde durumda, koca; ? bu sözünden ? geri dönmek istese bile, sene tamam olunca; yetki, o adamın elinden çıkar. Teo nîs ve Mezîd'de de Suğrâ'da şöyle mezkurdur Bir kimse, yabancı bir şahsa Karımın ? ta'âk? yetkisi, se­nin elindedir.» dese; bu sözü söylediği mecliste, yetki, o adamın elinde olur. Koca, bu sözünden dönme yetkisine sahip Sahili olan, budur.» denilmiştir. Hulâsâ'da da böyle­ talak yetkisi verilen kimse, bunu duyarsa; o mec­liste bulunduğu müddetçe; talâk yetkisi elinde bunu duymaz veya ?bu yetkinin verildiği mecliste? hazır bulunmazsa; bu durumda, kendisine, bu yetkinin verildiğini Öğrendiği veya bunun ] adisine haber verildiği zaman, ?o mec­liste bulunduğu, müddetçe? yetki kendisinin elinde o?ur. Ancak, bir mecliste, bilgi edinmesi ve onu kabul etmesi, şart değildir. Ken­disine yetki verilen kimse, bu yetkiyi reddederse; bu reddi geri dö­ner. Zehıyre'de de kimse, başka bir kimseye ; Benim kanma, ?talâk ? yetkin, elindedir; diye söyle.» der; fakat, o şahıs, kadına, bunu süylemezse bu durumda, yetki kadının eünde olmaz- Çünkü, bu iş, yetki vermekle meydana koca, başka şahsa Kanma söyle; gerçekten yetkisi elindedir» derse; bu, haber verilmeden önce de, yetki, kadının elin­de olur. Zahîriyye'de de kimse, başka bir kimseye Selâhiyeti, sana verdim. Karımı boşa.» derse; bu, o mecliste, o şahsa yetki vermek demek­tir. Ancak, kocanın, bundan dönme hakkı şekilde yetki verilen şahıs, o mecliste, kadını boşasa, bir ric'î talâk vâki koca, bu yabancıya Onun talâkını, sana verdim.» der; yabancı da, kadını hemen boşarsa; yine kadın, bir ric'î talâk ile hoş bir başka şahsa Karımı boşa. Onun yetkisini sana verdim.» demesi ile Onun yetkisini sana verdim ve onu boşa.» de­mesi; başka başka şeylerdir. Çünkü, buradaki ve» bağlacı atıf içindir, fe» harfi ise, ?bu gibi yerlerde? sebebi açıklamak için dur. Bu durumda ise, kendisine yetki verilen şahıs, bir talâktan fazlasına yetkili olama?.Ancak, ve» bağlacı ile söylenir; vekil olan şahıs da, kadını, o mecliste boşarsa, iki talâk vâki, ve kadın bâine olmuş olur. Bu ta­lâk ardan, biri bâin olunca, diğeri de, zarurî olarak bâin olur. Vekil, talâk-ı ric'îye yetkili olamaz Fe» harfi ile söylenince, vekil, o meclisten kalkmadan, kadını beşarsa; bir ric'î talâk vâki koca Onun ?talâk? yetkisi, senin elindedir.» der ve diğer şahıs da, kadını boşarsa; yine, bir ric'î talâk vâki olur. Fetâ-vâ'yi Kâdîhân'da da isimli kitapta, şöyle mezkurdur Bir kimse, başka bir kimseye Karımın, talâk yetkisi, senin elindedir. Onu boşa.» der; vekl de, o meclisten kalkmadan Önce, kadını boşarsa; bu durumda, bir bâin talâk vâki olur. Fakat, koca, üç talâka niyyet etmişse; bu durumda, üç talâk vâki kendisine yetki verilen, şahıs ? vekil, kadını boşa­madan, o meclisten kalkarsa; yetkisi bâtıl = geçersiz koca Onu boşa. Yetkisi senin elinde.» der; vekil de, kadını boşamadan, o meclisten kalkarsa; kadın boş olmaz; o şahsın yetkisi geçersiz olur. Muhiyt'te de böyledirMecmûu'n - Nevâzil'de şöyle mezkûrdur Bir kimse, bir kâtibe Kadına, talâk ? hususundaki ? yetki­li o'duğunu, şu şekilde yaz Ben, ondan izinsiz sefere çıktığım tak­dirde; o, nefsini ne zaman isterse, bir talâk boşayabilir.» der; ka­dın ise Ben, bir talâk istemem. Üç talâk, isterim.» cevabını verir, kocası da, buna razı olmaz ve anlaşamadan çıkarlarsa, kadın, bir talâk için yetkili kimse, talâk yetkisini, karısının veya bir yabancının eline verdikten sonra; aklî muvâzenesini kaybetse; verdiği yetki, batıl = geçersiz koca, karısının talâkı ile ilgili yetkiyi, bir sahibinin, bir mecnûnun, bir kölenin veya bir kâfirin eline verirse; bulunduğu meclisten kalkmadan, yetki, ? vekil edilen ? bu şahsın elinde olurBir koca, daha küçük yaşta bulunan nikâhlısına, talâka niyyet ederek Yetkin elindedir.» der. Nikâhlısı da, nefsini boşarsa; bu boşaması sahih ve talâk vâki olur. Füsûlü'l-Üsterûşnİde de böyle­ koca, karısının talâkı hususundaki yetkiyi, bunamış bir kimseye verse; bu sahih olur. Bu yetki, sadece, bulunulan mecliste geçerlidir. Ancak, kocanın, bu bunamış kimseye Onu, dilediğin zaman boşa» demesi hâli koca, talâk yetkisini, iki kişinin eline verse; bu iki kişi, bu yetkiyi, birbirinden ayrı kullanamazŞayet, bu iki kişi Biz, ?o? mecliste, boşadık.» der; koca ise, bunu inkâr ederse; işin böyle olduğunu bilmediğine dair, Allah adına yemin eder-Koca, üç talâka niyyet ettiği halde; o iki kişiden birisi bir, di­ğeri iki ta'âk boşarsa; üzerinde ittifak etmiş olmalarından dolayı, bir talâk vâki olur. Itâbiyye'de de böyledir,Koca, başka bir şahsa Karımın, talâk yetkisi, benim ve senin elindedir.» veya O yetkiyi benim ve senin elinde kıldım.» der; muhatabı olan şahıs ise, kadını boşarsa, ? koca i/in verme­den? bu talâk geçerli olmaz. Muhıyt'te de koca, bir şahsa Karımın, talâk yetkisi, Allah'ın ve se­nin elindedir.» veya O yetkiyi, Allah'ın ve senin elinde kıldım.» der ve bu sözü ile de talâka niyyet etmiş olursa; muhatabının, kadını boşaması halinde talâk vâki olur- Kâfî'de de şöyle zikredilmiştir Bir kimse, karısının, talâk yetkisini, onun babasına verir; ka­rısının babası da Kabul ettim.» derse; kadın boş olur. Muhıyt'te de Nâtıfî'de şöyle zikredilmiştir İki kişi, bir şahsın durumuna şahitlik ederek Biz, filan şah­sın, bize emrederek, karısına, talâk yetkisini yerdiğini tebliğ etme­mizi, söylediğine, şahitlik ederiz. Biz, bunu, karısına tebliğ ettikten sonra, o, nefsini boşadı.» deseler; şahitlikleri caiz bu kimseler Filân adam, bize Karımın yetkisini elinde kılınız.» dedi. Biz de, onun yetkisini elinde kıldık.» demiş olsalar; bu şahitlikleri, caiz olmaz. Füsûlü'l-Üsterûşnî'de de böyle­ Ebû Hanife şöyle buyurduğu rivayet olun­muştur İki karısı olan bir şahıs, onlara Talâk yetkisi, ikimizin elin­dedir.» dese; ? ikisi bir olmadıkça, ? bu kadınlardan birinin, bo­şama yapması caiz bu koca, kanlarından birine Yetkin, elindedir. Filâne karımın yetkisi de, senin elindedir.» der; bu kadın da, önce, diğer kadını, sonra da, kendisini boşarsa; bu durumda, ?ikisi de? boş olmuş koca, bu karısına Karılarımın, talâk yetkisi, senin elindedir» veya Karılarından, dilediğini boşa.» derse; bu durum­da, bu kadın, kendi nefsini boşayamaz. Serahsînin Muluytı'nde de koca, mezkûr karısına, ? talâka niyyet ederek ? Ka­dılarımdan birinin, talâk yetkisi, senin elindedir.» der; o da, koca­sının karılarından birini boşaymca; koca Ben, onu kasdetmemiş-tim.» derse; bu sözü, hüküm bakımından kabul edilmez. Fetâvâyi Suğrâ'da da karısına İşin ? talâk hususundaki yetkisi elin­dedir. Veya Şunun yetkisi kendi elindedir.» der; kadın ise, o mec­liste ? kendi nefsini ? boşarsa, diğer kadının yetkisi, bâtıl = ge­çersiz bu kadınlardan, ikisi birden- ?nefislerini ?boşarlarsa; bu iki kadından birisi, boş olmuş olur. Bunu açıklamak ise, kocaya düşer. Itâbiyye'de de olmayan bir şahıs, bir başka şahsın karısına İşi­ni = talâk yetkini eline verdim.» der; kadın ise Nefsimi seç­tim.» cevabını verirse; bu durum kocaya ulaşınca, o, hepsine de, izin vermiş olsa bile, kadının nefsini seçmesi ile, talâk vâki olmaz. Keza, bir kadın, kendi kendine Talâk hususunda kendimi yetkili kıldım.» deyip, nefsini boşasa;' kocası da, bunların hepsine izin verse bile, yine talâk vâki olmaz- Fakat kadm, ? bundan son­ra ? yetkili olmuş olur.İşimle ilgili yetkiyi, elinde kıldım.» deyip nefsini boşayari bir kadının kocası, bunlara izin verse; bu durumda, hal olarak bir ric'î talâk vâki bu hususta, yetkili olmuş olur. Bu durumda kadın, bir daha, nefsini ihtiyar etse = seçse; ikinci bir talâk daha vâki olur. Ve hu talâk talâk-ı kadın Nefsimi, ihtiyar eyledim.» der; kocası da İzin verdim.» derse; ?koca niyet etmiş olsa bile? bu durumda talâk vâki kadın Nefsimi, bâin eyledim.» der; kocası da, talâka niy-yet ederek İzin verdim.» derse, talâk vâki kocasına Nefsimi, sana, haram eyledim.» der; kocası da İzin verdim.» derse; bu koca, ilâ'da bulunmuş olur. Çünkü, bu durumda, koca, helâli haram kılarak, ilâda bulunmuş = karısına yakınlaşmamak için yemin etmiş olur. Ancak, bizim örfümüzde, bu durumda talâk vâki ve kadın, boş olur. Zahîriyye'de de kadın, kocasına »Gerçekten ben, nefsimi boşadım.» de­yince, kocası Ben de, böylece izin verdim.» derse; bu caiz ve ta­lâk vâki olur. Bu talâk, talâk-ı ric' durumda, talâkın vuku' bulması için, kocanın, talâk esna­sında, niyyel etmiş o!ması da şart değildir. Koca, iz'n verdim» derken, üç talâka niyyet etmiş olsa; bu niyyeti sahih kadın İşimi = talâk hususundaki yetkimi elimde kıldım.» der; kocası ise talâka niyyet ederek Böylece, izin ver­dim.» derse; bu durumda, kadın, muhayyer olur. Muhiyt'te de böy­ şahsa Filân adam, senin karım boşadı mı?» denilse ve o şahıs Evet. Ne kötü yaptı.» dese; cevabının ilk sözü ile ta­lâk vâki olur. İkinci sözünden dolayı, bir şey vâki olmaz. Zahir olan ve kabul edilen de budur. Cevâhirü'l - Ahlâtî'de de kadın Ben, dün, talâk yetkisini elimde kıldım ve nef­simi ihtiyar ettim -boşadım.» der; kocası da Doğru söyle­din; ben de, buna razı oldum.» derse; yetki, o anda, kadının elinde olur. Bu durumda, kadının, nefsini, daha önce, ihtiyar etmiş olması kadın Ben, dün, yetkim, bu gün elimdedir; dedim.» der; kocası da İzin verdim.» derse; bu ?izin? sahih olmaz-Çünkü, bu gün.» dediği geçmiştir. Itabiyye'de de böyledirBir kimse Zeyd'in karısı, boştur.» der; Zeyd de İzin verdim.»; Razı oldum.» veya Onu = talâkı nefsime, ilzam ey­ledim.» derse; talâk lâzım gelir. Muhıyt'te de kimse karısına İşini ?talâk yetkini bin dirhem mukabilinde, eline bıraktım. ? sattım. der; kadın da, aynı mec­liste, nefsini ihtiyar ederse; hem talâk vâki olur; hem de bin dir­hemin verilmesi lâzım gelir. Hizânetü'l-Müftîn'de de kimse, karısına İşin = yetkin elindedir ve yetkin e'indedir-» veya Yetkini elinde kıldın ve yetkin elindedir.» derse; bu durumda, kadına iki vekâlet vermiş bir kimse, karısına îşin = talâk yetkin elindedir; işte, işin elindedir.» dese, iki def'a vekâlet vermiş bu şahıs, karısına İşini, elinde kıldım; işte, işin elin­dedir» derse; bu durumda, bir vekâlet vermiş olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de koca, tefviz ifade eden Yetkin elindedir.»; Nefsini seç.»; Kendini boşa.» gibi lafızları cem ederse = bu lafızları, ay­nı zamanda, peşpeşe söylerse; bunları sıla harfi =bağ ifade eden, bir edat olmadan söylemişse; her lafız ayrı ayrı, lafız koca, bunları fe» harfi ile tefsire = açıküamaya elve­rişli bir şekilde söylemiş olursa; bu durumda, ilk lafız esas, mü­teakip lafızlar ise, onun açıklaması olur.İhtiyar et» lafzı, işin elindedir.» lafzının tefsiri olmaya elve­rişlidir.îsin elindedir.» sözü ise, ihtiyar et.» lafzının tefsiri olamaz.Talâk» lafzı, ihtiyar et.» ve işin elindedir.» sözlerinin tefsiri için elverişlidir.îşin e'indedir.» sözü, îşin elindedir.» sözü ile tefsir edilmeye elverişli ^ihtiyar et.» lafzı, ihtiyar et.» sözü ile tefsir edilemez. Çünkü, bir şey, kendisi ile tefsir şekilde, bir lafız, tefsire elverişli olmayınca, kendisinden önceki lafzın illeti = sebebi ö'arak lafız, bir sebepten dolayı, kendisinden Önceki kelimenin il­leti olarak da kullanılamazsa, ve önceki kelimeye vav harfi = ve bağlacı ile bağlanırsa, bu vav, vav-ı atıf olur. Matufun = bir ön­ceki kelimeye atfedüen kelimenin, matufu aleyh = kendisine atıfta bulunan kelime ile tefsiri elverişli lafızlardan bir kısmı, diğer kısmına atfedilirse; sondaki la­fız diğerlerinin tefsiri olur. Muhıyt'te de kimse Muhayyersin» veya işin elindedir.» sözlerini ara­larına ve bağlacı t = vav harfi getirmeden tekrar eder ve bunu da, sonunda açıklarsa; bu açıklama, kendisinden önceki lafzın olmaz. Gâyetü's-Sürûcî'de de kimse, karısına Yetkin elindedir; nefsini boşa.» veya Nefsini ihtiyar et; nefsim boşa.» der; tansı Nefsimi seçtim.» deyince de; koca Ben, talâk murad etmedim.» derse; bu durum­da, kocanın sözüne inandır ve talâk vâki koca, karısına İşin, elindedir; artık, ihtiyar et = nef­sini seç.»; ...artık, nefsini tatîik et. C=boşa.» der; kadın Nefsimi, ihtiyar ettim.» deyince de, koca ; Ben, bu sözümle, ?taîâkdan? bir şey murad etmedim.» derse; bu durumda, koca­nın sözüne inanılmaz. Ve, İşin elindedir.» sözü ile, bir talâk-ı bâin vâki bu durumda, kocaya, üç talâka niyyet etmediğine dair» yemin karısına İhtiyar et; işte yetkin elindedir; artık, nefsini boşa.» der; kadın ise Gerçekten, nefsimi seçtim.» veya Nefsimi, boşadım.» derse; bu durumda da, kadın, kocasının yetkin elinde­dir.» sözünden dolayı, bir bâin talâk i!e boş olur. Muhıyt'te de böy­ kimse, karısına Yetkin elindedir, nefsini boşa.» veya ihtiyar et; işte, nefsini boşa.» der; kadın ise Nefsimi boşadım.» veya Nefsimi seçtim.» derse, bir talâkı bâin ile boş olur.% Bir kimse, karısına Yetkin elindedir ve nefsini boşa.» veya İhtiyar et ve nefsini boşa.» der; kadın ise Nefsimi ihtiyar ettim» cevabını verirse; bu durumda, koca, talâka niyyet etmedik­çe, hiç bir şey vâki durumda kadın Nefsimi boşadım.» derse, bir talâk-i ric'î vâki olur. Ancak, kocanın Nefsini boşa.» derken, üç talâka niyyet etmiş olması hali ? bu hükümden ? koca, karısına Yetkin elindedir ve ihtiyar et ve nefsini boşa.» der; kadın da nefsini ihtiyar ederse; yine, hiç bir şey vâki koca, karısına İşin 1= yetkin elindedir ve ihtiyar ey­le; artık ihtiyar eyle.» veya İhtiyar eyle ve yetkin elindedir; işte, yetkin elindedir.» der; kadın da, nefsini ihtiyar ederse; hiç bir şey vâki koca, karısına Yetkin elindedir ve ihtiyar eyle, artık, nefsini boşa.» der; kadın da, bu durumda, nefsini ihtiyar ederse; kocaya, yetkin elindedir.» derken, üç talâka niyyet etmediğine dair yemin teklif edilir; kadın ise, iki talâk boş kocanın, karısına İhtiyar et ve ihtiyar et; artık, nefsini boşa.» veya Yetkin elinde ve yetkin elinde, artık, nefsini boşa.» demesi halinde de, hüküm, yukarıdaki mes'ele gibidir. Gâyetü's-Sü­rûcî'de de kimse, karısına Gerçekten, yetkini elinde kıldın; işte yetkin elindedir; artık, nefsini boşa.» dese; bu durumda, yetki emri birdir; üçüncüsü, yetkiyi tefsirdir. =açıklamadır Itâbiyye'de de koca, karısına İhtiyar et; işte, ihtiyar et; artık, nef­sini boşa.» der; kadın ise Nefsimi, ihtiyar ettim.» derse; bu du­rumda, iki talâk-ı bâiû vâki kocanın Yetkin elindedir; işte, yetkin elindedir; aruK, nefsini boşa.» demesi halinde de, hüküm, yukarıdaki koca İhtiyar et; artık, nefsini boşa ve yetkin elinde­dir.» der; karısı ise İhtiyar ettim.» cevabını verirse, iki talâk-ı bâin vâki kimse, karısına Yetkin elindedir; işte, ihtiyar et; artık, nefsini boşa.» veya İhtiyar et; artık nefsini boşa; işte, yet­kin elindedir.» der; kadın da, ?bu durumlarda? nefsini ihtiyar ederse; bâin bir talâk vâki olur. Kâfi'de de kimse, karısına ; İhtiyar et; işte, yetkin elinde ve nef­sini boşa.» der; kadın da, nefsini ihtiyar ederse; bu durumda, hiç bir şey vâki olmaz. Ancak, kadın, nefsini boşarsa, bir talâk vâki olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de koca karısına Yetkin elindedir; işte, ihtiyar et ve ihtiyar et ve nefsini boşa.» veya ...artık, nefsim boşa.» der; kadın da Nefsimi ihtiyar ettim.» derse; bâin bir talâk vâki -durumda, kocanın Talâk niyyetinde değildim.» demesine koca, karısına Nefsim boşa; işte, yetkin elinde.» veya Muhayyerliği elinde kıldım; artık, nefsini boşa.» yahut da Nef­sini boşa; işte, gerçekten muhayyerliği elinde kıldım.» der; kadm da, nefsini boşarsa; bu durumda kadın, bâin bir talâkla boş koca, karısına Nefsini boşa; işte, ihtiyar et.» der; ka­dın ise Nefsimi ihtiyar ettim.» cevabını verirse; bir talâk-ı bâin ile; Nefsimi boşadım.» derse; iki talâk-ı bâin ile boş karışma Emrin elinde; ihtiyar et; ihtiyar et; ihtiyar et; artık, nefsini boşa.» der ve bu esnada, bir şeye niyyet etmiş bu­lunmaz; kadın ise Nefsimi ihtiyar ettim.» derse; bu durumda, bir taTâk-ı bâin vâki koca karısına Nefsini boşa; işte, ihtiyar et.» der; ka­dın ise Nefsimi ihtiyar ettim.» cevabını verirse; bir talâk-ı bâin vâki durumda, kadın Nefsimi boşadım» cevabını verirse, iki talâk vâki kimse, karısına Yetkin elindedir.» der; susar; sonra da, bir şeye nivyet etmeden Nefsini boşa.» der ve bu durumda kadın Nefsimi ihtiyar ettim.» derse; hiç bir şey vâki kadın Nefsimi boşadım.» derse; bîr ric'î talâk vâki koca, talâka niyyet etmeden, karışma Yetkin elindedir; artık, ihtiyar eyle ve ihtiyar eyle.» veya ihtiyar eyle; artık işin = yetkin elinde ve işin elinde.» yahut Yetkin elindedir; ihtiyar et ve ihtiyar et.» dese; bu durumların hiç birinde talâk vâki karısına, talâk niyyeti ile Yetkini elinde kıldım; işte, yetkin elindedir.» der; kadın da, nefsini ihtiyar ederse; bir bâin ta­lâk vâki olur. Bu söz, talâk müzâkeresi esnasında söylenirse, yine durum bu sözü, üç talâka niyyet ederek söylemişse; bu durum­da üç talâk vâki koca, karısına Yetkini elinde kıldım ve yetkin e'inde-dir.» der; kadın da nefsini İhtiyar ederse; iki bâin talâk vâki olur. £ Bir kimse, karısına Nefsini, bir talâk boşa; bir ric'ate sa­hibim- Üç talâk-ı bâin hakkında gerçekten yetkim elinde kıldım.» der; kadın da, nefsini ihtiyar eder veya boşarsa, üç talâk vâki olur. Kâfî'de de kimse, karısına Nefsini boşa ve ihtiyar et.» deyince; kadın, nefsim ihtiyar ederse, bir talâk-ı bâin vâki olur. Ancak, bu kadın, nefsini boşarsa, iki talâk vâki olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de kimse, karısına Nefsini boşamak için, yetkin elinde­dir» veya Nefsini boşayana kadar, yetkin elindedir.» der; kadın da, nefsini boşarsa; bu durumda, bir talâk-ı bâin vâki olur. Füsû-İü'1-Üsterûşnî'de de kimse, karısına Sen, boşsun veya işin = boşanma yetkin elindedir.» dese; kadın, bulunduğu mecliste, nefsini ihtiyar edene kadar, boş nefsini ihtiyar etmemesi hâlinde, koca, muhayyerdir Dilerse, talâkı îkâ eyler; dilerse, kadının ihtiyarına bırakır. Serah­sî'nin Muhıytı'nde de kimse, karısına Yetkin elindedir; artık ihtiyar eyle.» veya ihtiyar eyle; artık, yetkilisin.» derse; yetkinin, kadının elinde olduğuna durumda, koca, üç talâka niyyet ederse; bu sahih olur. Koca, üç talâkı inkâr; bir talâkı ikrar ederse, kendisine, yemin teklif edilir. Gâyetü's-Sürûcî'de de kimse, karısına Yetkin elindedir; artık, nefsini yarın boşa.» dese; kocanın ...nefsini, yarın boşa.» sözü meşverettir. Ka­dın, o anda nefsini boşayabilir. Füsûlül-lmâdiyye'de de koca, karısına Yetkin elindedir; artık, nefsini, sünnet üzere, üç talâk boşa.» veya ...yarm geldiği zaman, nefsini... üç ta­lâk boşa.» dese; kadın, o mecliste, kendisini üç talâk durumda, sünnet üzere» veya yarın gelince» şartları ge­ kimse, karısına Yetki elindedir; nefsini, sünnet üzere, üç talâk boşa.» veya Yarm gelince, nefsini, boşa.» der ve bir şeye niyyet etmezse, yetki geçersiz, diğerleri sahih olur. Bu kadın, nefsi­ni, sünnet üzere, üç talâk boşayabüeceği gibi; yarm gelince de bo­şayabilir. Kâfî'de de bağlanan vekâlet, vakit bakımından ya mutlak veya muvakkat = geçici olur-Meselâ Bir şahıs, karısına Filân adam gelince, yetkin dinde­dir.» dese; o şahıs gelince, talâk yetkisi, kadının elinde adamın geldiğini, kadın, hangi mecliste öğrenirse; o mecliste, talâk yetkisi, kendi elinde bağlı vekâlet, vakit bakımından muvakkat ise, kadın, o muvakkat vakitte muhayyer olur. Şöyleki Bir koca, karısına Filân şahıs gelince, bir gün için, yetkin elin­dedir.» veya Şu şahıs geldiği gün, yetkin elindedir.» dese; o şahsın geldiği gün, o vakitte, kadın muhayyer gün, nekre ~ belirsiz, harf-i tarifsiz olarak söyle­nirse; kadın, tam bir gün yetki sahibi olur. Bu durumda meclis­ten kalkması sebebi ile, kadının yetkisi geçersiz hallerde, kadınm yetkisi, mezkûr vaktin tamamında ? mükerrer olarak ? geçerü olmaz; yani kadın, bu zaman zarfında, yetkisini bir defa o şahsm geMiğini, geldiği gün bittikten sonra örenirse; bu vekâ'etinden dolayı, artık muhayyerliği söz konusu olmaz. Be-dâi'de de böyledir,Bir kimse Karımın talâk yetkisi, bir ay, filan şahsın elin­dedir.» dese; o şahıs, durumu öğrendiği zamandan itibaren, bir ay süreyle yetkilidir. Durumu, iki ay sonra, öğrenmiş olsa bile, yetki bu adamın elinden çıkmaz. Çünkü, vekâlet, bir ay»a bağlı olan yetki, şart vücut bulunca, hasıl veren kimse, vekâletini, ? konuşmasından ? bir ay son­ra yollasa bile; vekil, bu haberin, kendisine ulaşmasından itibaren, bir ay yetkili kimse Bu ay çıktıktan sonra, karımın talâk yetkisi, filânın ve filanın elindedir.» dedikten sonra, o ay, tamamlansa; bilâhare, bu şahıslardan biri, durumu Öğrenip kadını boşasa; butalâk, durumu, diğer şahsın da öğrenmesine, kadar, mevkuftur-İkinci şahıs da, durumu öğrendiği zaman, aynı mecliste kadını boşarsa; talâk vâki olur. Aksi takdirde, talâk vâki olmadığı gibi, ada­mın yetkisi de bâtıl kimsenin, alacaklısı Eğer, hakkımı, bir aya kadar, ver­mezsen; karının boşama emri, benîm elimde olsun.» der; borçlu da Öyle olsun.» cevabım verirse; şart yerini bulunca; alacaklı olan şa­hıs, kadını boşayabilir. Kerelerinin Vecîzî'nde de kimse, karışma Filân ay gelince ?'o ayda ? bir gün, yetkin elindedir.» veya Cuma günü, bir saat yetkilisin. der ve bu esnada bir niyyeti bulunmazsa; hiç bir şey vâki olmaz. Ancak, bu şa­hıs; ayın o gününü veya Cum'a gününün o saatini, belirtirse; durum değişir. Itâbiyye'de de böyledir,Müntekâ'da şöyle yazılıdır Bir kimse, karısına Ay, hilâl olunca, yetkin elindedir.» der; kadın ise, aynı hilâl olduğunu öğrendiği zaman, o mecliste nefsini ihtiyar etmezse; bu yetki elinden kadın, hilâlden bir gün sonra gelip Ben, onu, der ve bu durumda, hilâli gözetlemiş olarak kabul edilir. Bu hususta, kadına yemin teklif edilir. Yemini kabul edilir. Ve yetki, kadının elinde olur. Ancak kadının yalan söylediği ortaya çıkarsa, sözüne itibar edilmez. Muhiyt'te de kimse, karısına Eğer, senin üzerine evlenirsem; aldı­ğım o kadının, boşama yetkisi, senin elindedir.» dedikten sonra, bu ? mevcut.? karısını mal mukabili veya üç talâk-ı bâin ile boşar; bilâhare de, başka bir kadını nikahlarsa; bu ?yeni? karısının ta­lâk yetkisi, önceki karısının elinde bu koca, karısına Bir kadın aldığım zaman, onun talâk yetkisi, senin elindedir.» der; fakat senin üzerine alırsam.» şartım söylemez ve bilâhare, bu kadını bâin veya üç talâkla yahut da mal karşılığında boşa/diktan sonra; başka bir kadını nikahlarsa; bu yeni karısının talâk yetkisi, önceki karısının elinde kimse, karışma Eğer, üzerine evlenirsem, bu nikahla ilgili yetki, senin elindedir.» veya ...Onun yetkisi senin elindedir.» der; sonra da, o kadını bâin bir talâkla boşayıp, bilâhare geri nikâh­lar ve arkasından da, başka bir kadın alırsa, bu durumda yetki, Ön­ceki kadının elinde olmaz. Zehıyre'de de koca, bu durumda Nikâhında durduğun müddet­çe...» veya Sen, benim nikâhımda olmadığın müddetçe...» demiş; sonra da kadını boşamış veya ondan mal karşılığında ayrılmış; bilâ­hare de, başka bir kadın nikahlamış bulunsaydı; bu durumda, koca­nın nikâhımda durduğun müddetçe...» demesinden dolayı, yetki, kadının elinde Sen, benim nikâhımda olmadığın müddetçe...» demiş ol­ması hâlinde de, yetki kadının elinde Muhtasarı, Eymân'da ; Bu kavillerin, ikisi arasında, bir fark yoktur.» ise Bu sözler arasında, fark vardır Nikâhımda durduğun müddetçe» denilince, kadının üzerine evle-ni irse; ? bu evliliğin ? talâk yetkisi, ? Önceki ? kadını, mal kar­şılığı boşayıp, geri aldıktan sonra da, bu kadının elinde olur. Çünkü, olmaktan sonra, olmak sabit olur; fakat, dâimiyyetten ? sürekli­likten sonra, dâimiyet, sabit olmaz.» denilmiştir- Füsûlü'l-Üsterûş-nî'de de kimse, karısının ta'âk yetkisini, onun üzerine evlenmesi hâlinde, karısına verdikten sonra; karısı Sen, benim üzerime ev­lendin.» diye iddia eder ve Filân kadını aldın.» derse ve hazır bu­lunan o kadın da, şahitler huzurunda ' Nefsimi, ona nikâh eyle­dim» derse; bu kadının talâk yetkisi, önceki kadının dinde kadın, hazır bulunmamasına rağmen, ilk ka­dın, kocasına Sen, filân oğ'u filanın kızını, üzerime nikahladın.» diyerek, belge ibraz eylese ve Yetkim elindedir.» dese; bu durum­da, kadının sözüne, itibar edilir mi? Bu hususta, iki rivayet vardır; fakat esahh olan, kadının bu sö­züne, itibar edilmemesidir. Çünkü, bu kadın, üzerine nikahlanmış olan, kadının nikâhının isbatı için dava açmamıştır. Füsûlü'1-lmâ-diyye'de de kimse, karısına Eğer, eve girersen, yetkin elindedir.» dedikten sonra; onu, bir veya iki talâk boşarsa; bu durumda, kadının yetkisi batıl = geçersiz bu koca, karısını, tekrar nikahladıktan sonra, kadın eve girse bi'e, yetki, yine kadının elinde olur. Koca, bu karısını; ister, ıddcti içinde nikâhlasın; ister, iddeti bittikten sonra nikâhlasın, is­ter, o kadına, dahil olmuş bulunsun, isterse, dâhil olmamış olsun, kadın, nefsini boşayınca, talâk vâki olur. Hulâsada da kimse, karısına Sen, filanın evine girersen, yetkin elin­dedir.» der; kadın da, o eve girer ve nefsini boşarsa; şayet kadın, mezkûr eve, girer girmez, boşamışsa; talâk vâki olur. Fakat, kadın; iki adım attıktan sonra, nefsini boşarsa; bu durumda talâk vâki ol­maz- Muhiyt'te de şöyle yazılmıştır Bir kimse, karısına Eğer, senden gaip olursam; sana bir veya iki gün görünmezsem; artık, yetkin elindedir.» derse; İmâm-ı A'zam EbûIEanîfe kavline göre, koca, bir gün görünmeyince, ta­lâk yetkisi, kadının e'inde olur. Bu, önceki, iki emirden talâk yetkisini, ondan gaip olduğu zaman, kansı-na vermiş bulunan kimse Şu kadar müddetle, gaip olursam, yet­kin elindedir.» elerse; bu kadın, istediği zaman, kendisini şahıs, tayin edilen müddetin sonuna kadar gaip olup, bilâha­re, o günün sonunda meydana çıkar ve kadın da belirlenen müddet bitene kader kendisini gizlerse Şeyhu'I-İmâm'm fetvasına göre, bu durumda, yetki kadının elinde ka' İmâm Fahrüddin'in fetvasına göre de, koca, karısının ye­rini bilmiyorsa; yetki kadının elinde Bu durum, kadın, kendisine cima' edilmiş bir ka­dın, olduğu /aman böyledir. Fakat, cima edilmemiş bir ka­dınsa, kcca, belirlenen kaybolunca, talâk yetkisi, elinde koca, cima etmiş bulunduğu karısından, belirlenen müddet­çe gaip olur; fakat, aynı şehirde bulunur ve evine ge'mezse; yetki, yine kadının elinde olur- Şeyhu'1-İmâm da böylece fetva kimse, karısına Buhârâ'dan gaip olursam; yetkin elindedir.» dese ve Buhârâ'dan, büyük bir köye gitse; yetki, ka­dının elinde olur. Hulâsa'da da - İmâmü'l - Üstaz Zahîru'd - Dîn'in Fetvalan'nda şöy­le denümişt'r Bir kimse, ne zaman, Buhârâ'dan, iki ay gaip olursam, yetki karımın eliiıded r.» derse; Buhârâ'dan iki ay ayrılınca, yetki, kadının elinde olur. Füsûlül - Üsterûşnî'de de kimse, karısına, talâk yetkisi verdiği halde; Buhârâ'dan, karısı izin vermeden ayrıldıktan sonra; yine izinsiz olarak Gülsaray'a gidip, orada, iki gün kalsa; kadın, nefsni boşayamaz. Çünkü, Gül-saray, Buhârâ'ya dâhildir. Kerderf nin Vecîzi'nde de - Dîn en - Nesefî'ye soruldu ? Bir kimse, başka bir kimseye Ben, bu beldeden aynhrsam ve gaip olmamın üzerinden altı ay geçerse; karımın talâk yetkisi, se­nin elinde olsun. Onun mehrnden kalanı ve nafakasını verirsin.» der; altı ay geçene kadar da ayrılırsa ne olur?O, şu cevabı verdi ;O kimse, mutlak vekil kılınmıştır. Bu şahsın, meclisten kalk­masından dolayı, yetkisi bâtıl = geçersiz olmaz.»Semerkant ve Buhârâ'nın diğer bazı âlimleri ise O, bir temliktir. Meclisten kalkmasıyla yetkisi batıl olur.» de-m'şlerdir. Sahih olanda budur. Zahîriyye'de de kimse, karısını, şu vakitte, şu şeyi ona vermek şartıyla yetkili kılar, o vakit çıktığı halde, o şey kadına verilmezse; kadın, ne zaman isterse nefsini boşayabilir. Bu kadın, kendini boşadık-tan sonra, aralarındı-, ihtilâf çıkar; koca O vakitte o şeyi ver­dim.» dediği halde, kadın, bunu inkâr ederse; talâk hakkında, kocanın sözüne itibar edilir. Bu durumda, kadının boşandığına hüküm verilmez. Bu mes'elenin aslı Müntekâ'da şöyle zikredil­miştir Bir kimse, karısının babasına, eğer kırk güne kadar, sana gelmezsem, karımın talâk yetkisi senin elindedir.» der ve konuştuğu saatten itibaren geceleri ile birlikte, ayni sapta ka­dar tam kırk gün geçerse; kadının nikâh yetkisi, o mecliste kaldı­ğı müddetçe, o adamın elinde olur. Eğer bundan sonra koca Gerçekten ben sana geldim.» dediği halde, kadının babası Gel-nıedin.» derse; kocanın sözü geçerli olur. Zehiyre'de de kimse, karısına Eğer, senden üç ay gaip olduğum hal­de, nafakan sana ulaşmazsa; yetkin elindedir derse; bu şartın ye­rine gelmemesi hâlinde kadın, ne zaman isterse kendini boşayabilir. Bu koca, karısına, elli dirhem yollar ve Eğer bu, nafakan mikta-nnca olmazsa, yetkin elindedir» der. Kadın ise, nafakasını kocası­na bağışlamış bulunur ve müddetde geçerse, nafakası kadına ulaş­mayınca yetki kadının elinde olmaz. İmâm Ebû Hanîfe ve İmâm Muhammed 'e göre kadının yemini, kalkmış nafakasını bağışlamaz; kocası ise Ben nafakanı yolla­dım ve o, sana ulaştı, der; kadın da bunu inkâr ederse; bu durumda, kocanın sözüne, itibar edilmesi, münasip olur. Ben, bunu, Kâdil -İmâm Üsdâit Fahrüddin'den, böylece müddet sonra, İmâm, bu kavlinden rücû edip Kocanın sö­züne itibar edilmez.»Füsûîü'l - Üsterûşnî'de Kadının sözüne itibar edilir.» denilmiş­tir. Esahh olanda budur. Huîâsa'da da zikrolunduğuna ve Müntekâ'da nak^edildiğne göre Bir kimse, karısına Sana, bu ay, nafakanı göndermezsem; sen,boşsun.» veya Sana, nafakanı göndermezsem; bu ay, artık, sen boşsun.» der ve bir adam vasıtası ile gönderdiği nafaka, şahsın eînde zayi olursa, koca, sözünden dönmüş olmaz. Çünkü gönder­miştir. Füsûlül - Üsterûşnî'de de ay geçene kadar, nafakasını göndermemesi hâlinde, dile­diği zaman boşanma hususunda, karısını yetkili kılan bir kimse; bu nafakayı başka bir şahıs vasıtasıyla, karısına gönderir; gönderdiği adam da, aradığı halde, kadının yerini bulamaz ve bu nafakayı mezkûr ay çıktıktan sonra verirse; Kâdi el - Üsterûşm'ye göre o kadın, o ayda talâkı ika edebilir. Bu mes'eleye dikkatle bakmak gerekir. Çünki nafaka, eğer gönderilen adamın elinde, zayi ol-saydı, yetki, kadının elinde ölmezdi. Çünkü şart, göndermemek olduğu hald3, koca kmse, karışma Eğer, sana, on gün sonra, beş dinar göndermezsem; talak yetkisi elindedir.» der ve on gün geçtiği halde, nafakayı göndermezse; eğer adanı böyle söylemekle fevri murad ©derse; kadının, kendini boşama hakkı olur. Fakat koca, fevri mu­rad etmezse, ikisind' ı birisi ölene kadar, kadın kendini boşayamaz. Kerderî'nin Vecîzi'nde de kimse, Semerkant'tan ve orada bulunan karısından gâyib olmayı murad eder, kadım da, ondan nafaka taleb ederse; bu durum­da koca Eğer nafakanı, on güne kadar, Küş'ten yollanmazsam, yet­kin elindedir, ne zaman istersen nefsini boşa.» der ve on gün geçme­den nafakayı Küş'ten değilde başka yerden yollarsa, kadın yetkili olabilir mi? Zahîrü'd-dinm Fetvaları'nda Bu durumda kadın, yet­kili olur.» karısına Eğer nafakanı, on güne kadar Kermine'den yol­lamazsam; artık, sen boşsun, dediği halde; nafakayı, on gün geçme­den, başka bir yerden gönderse yemininde hânis olur. CYâni kadın boş olur Füsûlü'l - Imâdiyye'de de Eğer nafakan on güne kadar el'ne geçmezse yetkin elindedir.» der; kadın, bu babasının evine izinsiz git­tiğinden, nafaka kadının eline ulaşmazsa, talak vâki olmaz. Bahrür-Râik'te de kimse, karışma Senden gâib olursam, yetkin elinde­dir.» dedikten sonra, ?alim bir kimse onu es;r etse; bu durumda kadın yetkili buyurduğuna göre Bir kimse bulunduğu yerden gitmeye cebredilir; o da bizzat kendisi giderse; bu durumda kadın, yetkili olur. Kerderî'nin Vecîzü'nde de î-r'.mse, karısını, suçsuz olduğu halde, dövdüğü zaman, yetkili kıldıktan sonra döver; bu durumda, kadın da nefsini boşarsa; sonradan, aralarında ihtilaf çıkıp; koca, karısını, suçu yüzünden dövdüğünü söylerse; kocanın sözüne itibar edilir. Zehiyre'de de böy­ kimse, karısını; onu suçsuz olduğu halde, dövünce, dile­diği zaman, kendini boşamaya yetkili kılar; kadın ise, kocasından izinsiz olarak, evinden çıkar ve kocası onu döverse; bu durumda yet­ki kadının elinde olur mu? Bu durumda; eğer kadının mehr-i muac­celi ödenmişse; gerçekten yetki, onun elinde olmaz.» denilmiştir. An­cak mehri verilmemişse; kadın, babasının ev'ne, kocasından izinsiz gidebilir ve muaccel mehrinin verilmesini tenvn için, nefsini, men edebilir. Bu durumda, kadının evinden çıkması, suç Zahîrüddin- Mürgînânî, yetkinin kadının elinde olmayacağına fetva verir ve Kadının evinden gitmesi mutlaka suç­tur.» derdi. Önceki kavil daha sahihtir. Muhiyt'te de kimse, karısına Sana, bir aya kadar, iki dinar verme? sem; yetkin elindedir.» der; kadın ise, bu durumda borçlanıp ve onu kocasına havale ederse; borcu ödemek için, konuşulan müddet çık­madıkça kadın için talak yetkisi yoktur. Fakat, o müddet çıktığı hal­de kocası, o borcu ödemez ise; kadının yetkisi elinde olur ve nefsini k'msc, karısına Sen, izin vermeden, bu yerden çıkar-îsam yetkin elindedir.» dedikten sonra, oradan çıkar; kadm ise onun arkasından çağırırsa; bu, izin sayılmaz. Kadından, izin istenir; o da, işaret ederse; bu durumda, hükmün ne olacağı söylenmemiştir. Ker­derî'nin Vecîzü'nde de merhumdan soruldu Bir kimse, karısına yetki verip Kumar oynarsam, kendini bo-şayabilirsin » dedikten sonra kumar oynasa; kadında nefsini boşa-yınca koca Sen bunu duyup, b'leli, üç gün oldu. Bunu öğrendiğin mecliste, nefsini boşamadm.» d;ye iddia eder, kadm da Hayır, bel-kide ben, bu durumu, şu anda öğrendim ve nefsimi hemen boşadım.» derse; ne olur?O, şu cevabı verdi ? Kadının sözü mu'teberdir.» Füsûlü'l - Imâdiyye'de de böyle­ içince veya ondan gâib olunca, karısına talâk yetkisi veren kimse, bu iki şeyden birini yapar; kadm da kendisini boşadıktan sonra; adam diğerini yaparsa; kadm, ikinci defa nefsini bir daha kimse, karısını dövünce veya ondan gaip olunca; onu isterse, bir; isterse iki talâk boşanması hususunda yetkili kılar; kadın ise, bu şartlardan biri tahakkuk edince, nefsini bir talâk boşadıktan sonra; ayni mecliste, ikinci defa boşayabilir mi?İmân Hayır» boşayamaz.» demiştir. Füsûlü'l - Üsterûşnî'de de kimse, karısına Eğer senden, altı ay gizlenirsem, nef­sim ve nefakam bu müddet içinde, sana ulaşmazsa, falâk yetkin elindedir.» dedikten sonra, gaip olur, kendisi değil de nafakası kadı­na ulaşırsa; yetki, kadının elinde olur. Çünkü, burada, falâk, iki işin yapılmaması şartına bağTanmıştır. Bunlardan birisi, yerine gelme­yince, adam hânis olur. Şayet, bu fiillerin bulunması şartına bağlan­mış olsaydı, ikiside beı-aber bulunmayınca, bu şahıs, yemininden hâ­nis bu şahıs vallahi şu iki eve girersem...» veya Şu eve, ve şu eve girersem; sen boşsun.» demiş oîsa, talâkı ister evvel, ister sonra söylesin, o evlere girmedikçe, karısı boş olmaz. Cevâhirül - Ahlâtî'dc de kimse yaşı küçük olan karısına; bir sene gaip olunca yet­kinin onun elinde olduğunu söyler; şart tahakkuk edince de ka­dın taslakı ikâ ederse bu talâk, talâk-iric'î olur. Mehir ve nafaka sakıt olup düşmez. Kerderî'nin Vecîzi'nde de kimse, karısını suçsuz olarak dövünce, nefsini boşamak üze­re, talâk yetkisini karısının eline verse; bu durumda kadının nafaka istemesi bir suç kadının, kocasına sövmesi; onun elbisesini yırtması; sa­kalını tutması, kocasına hitaben ey eşek» veya ey ahmak» yahut Allah,, Ömrünü alsın.» demesi de şartlar altında, kadının, yüzünü mahrem olmayanlara aç­ması da. Şeyhü'I - İmâmül - Üstâz'in fetvasına göre - İmâm Fahrüddin ise Bu suç değildir.» kavline göre, kadının elleri ve yüzü mahrem değil­ söz, ona muvafıktır. Hulâsa da da böyledir. Kadın, bu şeylerle itham edilebileceğinden dolayı, sahih olan, bunun suç olduğudur. Zahîriyye'de de sesini, yabancı erkeklere duyurması suçtur. Ancak, bunun için, kadının, yabancı ile, sesini duyurmak için kasden ko­nuşması veya yabancının, kadının sesini, kocasıyla nizâh ederken duyması gerekir, Huİâsa'da da yabancıya sövmesi de suçtur. Bahru'r - Râık'ta da . kimse suçsuz olarak, karısını döğmesi hâlinde, talâk yönün­den onu yetkili kılar, kadın da, şer'i olarak, bir suç işleyerek, dövül­meye müstehâk olduğu halde, kocası onu dövmez; birkaç gün sonra, kadın, yine suç işler; ancak bu şer'i bir suç olmadığı halde, kocası onu döverse; kadın ise, yetkisi gereğince nefsini boşaymca, kocası Ben, bunu, Önceki, suçundan dolayı dövdüm. Senin, nefsini boşama hakkın yoktur.» der; kadın ise Hayır, sen beni, sonraki suçumdan dolayı dövdün. Benim, kendimi boşama yetkim vardır.» derse; ko­canın sözü geçerlidir. Hâbiyye'de de koca, karısını, suçsuz olarak dövdüğü zaman, karısını ta­lak yetkisine sahip kıldıktan sonra; koca, kadına; kadın da kocasına liânda bulunur ve koca, karısını döverse; bu hususta, bazı âlimler, şöyle demişlerdir Bu bir cinayet değildir.» Ancak, âlimlerin ekse­risi bunun cinayet olduğu, üzerinde durmuşlardır. Sahih olan da koca, karısına veya karı, kocasına isnadda bulunsa; bunun için de koca, karısını dövse; haklı dövmüş olur. Zahîriyye'de de böy­ koca şer'î bir suç olmaksızın karısını dövmesi hâlinde, ta­lâk yetkisini, onun elinde kılar;kadının husûmet esnasında, kocası­na Ey hizmetçinin oğlu» veya Ey bedevinin oğlu!» demesinden dolayı, kocası onu dövse; bu durumda koca, kadının dediği gibi ise, kadın nefsini kadın, kocasına Ey dokumacının oğlu!» der; kocası da, kadının dediği gibi olursa; buna da itibar olunmadığı gibi; bu, bir suç da olmaz, Bahru'r - Râık'te de kocanın, karısına Ey akılsız!» demesi, ?şer'î bir ? suçtur. Kadının buna cevaben kocasına Sensin!» demesi hâünde de ihtilaf vardır. Doğrusu, bunun da suç olduğudur. Bu durum, sanki,, kadının, kocasına Sen kendin akılsızsın»» demesi gibidir. Hiza netül - Müftîn'de de kimse, karısını, suçsuz dövünce; dilediği vakit, kadına kendi nefsini boşama yetkisi verir; kadmdaj kadıya dava açıp O, beni suçsuz olarak dövdü. Ben de nefsimi boşadım ve mehdinden kalanı istiyorum." der; kocaya, ne için karısını dövdüğünü sorunca; koca Kasden dövmedim.» cevabını verince karısı, kadı­ya İşte, dövdüğünü ve talâkın vukuunu ikrar ediyor. Mehrimin kalanım vermesini emir buyur.» dedikten sonra kocası Onu, suçu yüzünden dövdüğünü.» iddia eder, ve beyyine ibraz ederse; âlimler, ittifakla Tenakuzundan dolayı, kocanın iddiası geçersizdir.» demiş­lerdir. Zehıyre'de de kimse, suçsuz olarak karısını dövmesi hâlinde, talâk yetkisini onun eline verir; kadında özürsüz olarak evin üstüne çı­karsa; bakmak için çıkması hâlinde, bu suç olur; değilse olmaz,Keza, talâk yetkisini, bu şekilde, kadının eline verdikten son­ra, onu Bana bir karpuz ver.» der; kadın, ihanet olsun diye kar­puzu, kocasına atar ve kocası onu döverse, kadının böyle davran­ması suçtur. Ancak, kadın, karpuzu, ihanet yolu ile atmazsa, bu suç günâh olan bir işi yapar; kocası da, ona Yapma, bu­nu » demesine rağmen, kadın ona cevaben Nefsim, bunu hoş gördü.» der ve kocası onu döverse; kadının bu sözü, suç olur. Fakat, kadının günah olmayan bir işi yapması suç olmaz. Cevâhirü'l - Ah-lâtiyye'de -de koca, karısını, suçsuz olarak dövdüğü takdirde, talâk yetkisini, bunun eline verdikten sonra; başkasına emrederek onu dövdürürse; bazı âlimlere göre, koca, bu durumda; hanisi olur. Bu, köles'ni dövmemeye yemin eden; bir şahsın; onu, bir başkasına söyleyip, dövdürmesi hâlinde, hân=s = yeminini bozmuş olması gibidir. Bâzı âlimler ise Koca, bu durumda hânis olmaz» demiş­ şekilde, yetki veren bir koca, karısını, korkutup inc'tse ve­ya saçını çekse; ısırsa; boğazını sıksa; bu durum'arda, kadın yetkili olur. Ancak, bunların, şaka, latife olmaması gerekir. Bunlar, şaka olduğu zaman, kadın yetki sahibi olamaz ve nefsini boşayamaz. Bu durumda, kadının canı acımış olsa bile hüküm kocanın başı, kadının burnuna değip kanatsa; bu durumda da koca hânis olmaz. Esahh olan budur. Füsûlü'l - Üste-rûşnî'de de kadının, kocasının -zni olmadan, evinden, bir şey ver­mesi, ? böyle bir şey âdetten değilse? kadının, kocasına, beddua etmesi ve Kadınların kocaları erkektir; benimki değil.» demesi de kimse, karısını, sadece ekmek yemeye çağırır o da buna öf­kelenirse; bu hâl, suç olmaz. Bahru'r - Râik'ta da kimse, karısını, suçu olmadığı takdirde dovmes hâlin­de, onu yetkili kıldıktan sonra; ona Her on günde bir, anne ve ba­banın evine gitmek üzere, sana izin veriyorum.» dediği halde, kadın on gün veya daha fazla bir zaman geçtiği halde, onların evine git­mez; ancak, babası, kadını ziyarete gel"r ve bilâhare de, kadın izin almadan, onlara gidince; kocası, onu döverse; bu durumda kadın, nefsini boşamaya yetkili kadının anası, onun kocasının evine gelince, koca, karısı­na Köpek annen geldi.» der, kadın ise ona Köpek senin annen­dir ve bacındır.» cevabını verir; bundan dolayı da koca karısını dö­verse; kadın, nefsini boşamaya yetkili olmaz. Kerderî'nin Vecîzi'n-de de misafir gelince, koca karısına emrederek, misafirin ya­tıp uyuması için, yatak sermesini istediği halde, kadın yapmasa ve kocası onu dövse; bu durumda kadın, yetkili kocanın, karısını, elbisesini yıkamadığı ve yemeğini pişirmediği için dövmesi de, onu suçsuz dövme Hizâiıetü'l - Müftin'de de koca, karısını, ona şetmedip, sövmesi hâlinde, onu talâk yetk'sine sahip kıldıktan sonra; ona Fercini parçalama...»; Pis­lik yeme...» veya ye»; yahut Başını duvara çal» derse, kadın yet­kili elmaz. Hülâsa'da da zaman döverse, kadını talâk bakımından yetikli kılan bir kimse, aralarında hiçbir husûmet yok iken onu döver ve kadın da kendisini boşarsa; mehir lâzım gelir. Şayet, bu kadının kocası Zararsız olarak yetkin elindedir.» dem'şse; o zaman, mehir gerek­mez. Kerderî'nin Vecfcri'ride de kimse; karısına Her ne zaman istersen, yetkin elin-dadir.» dese, kadın, ne zaman isterse; ister ayni mecliste; ister baş­ka mecliste olsun, üç talâka kadar, nefsini boşayabilir. Ancak, o mecliste bir talâktan başka dilerse, nefsini, bir talâk boşar. Dilerse, iddeti içinde, bir daha boşar. Dilerse, yine iddetinin içinde, üçüncü bir defa daha bo­ üç talâk vâki olup, başka kocaya gittikten sonra, aynı kocaya döner ve yine nefsini boşamak isterse, bu durumda, yetki sahibi olamaz. Çünkü, üç talâkın vukuu ile, ? Önceki? yem'n, ar­tık, geçersiz kadın, nefsini bir talâkla boşayıp, iddeti bittikten sonra, başka bir kocaya vanr ve bilâhare de, önceki kocasına dönerse; îmânı Ebû Hanîfe ve İmâm Ebû Yûsuf göre, bu ka­dın, üç talâkla geri dönmüş bu kadın, üç talâkı, üç ayrı defada dilem'ş olsa; biri bi­rinden sonra olmak üzere, üç talâk vâki olur. Füsûlü'l - Üsterûşnî* de de bir defa dileyip, bir talâk boş olduktan sonra; id­deti içinde, kocası, onu yeniden nikâhlasa; üç talâktan geriye kalan, iki talâk hakkında, kadın, dileme yetkisine sahip olur. Fetâvâyi Kâ-dihân'da da kimse, karışma Dilediğin zaman...» veya Ne zaman dilersen, yetkin elindedir.» derse; bu kadının, o mecliste, bir defa, nefsini dileme yetkisi vardır. Diğerlerini ise, hangi vakitte dilerse, o zaman, ihtiyar bu kadın, kocasını ihtiyar ederse ? seçerse yetki, elinden kocanın Yetkin elindedir; dilediğin zamandaC veya di­lediğin vakitte. » demesi hâlinde de, hüküm, yukarıdakinin aynıdır. Füsûlü'l - Üstürûşnî'de de kadın, yetkisini reddetmekle, yetki, reddedilmiş olmaz. Bu kadın, o meclisten kalksa veya başka bir iş yapsa; yahut da, baş­ka bir söz konuşsa bile, nefsini boşayabilir. Ancak, nefsini, ?bu mecliste ? bir defadan fazla boşayamaz. Bedâi'de de bir koca, karısına ; Nasıl istersen, yetkin elindedir.» derse; yetki o meclisle, sınırlandırılmış olur. Keza kocanın ister­sen...»; istediğin şekilde...» kaç defa istersen...»; Nerede is­tersen...» veya Hanki şekilde istersen...» ?yetkin elindedir.» ? demesi hâlinde de kadın, sadece, o mecliste yetkili kimse, karısına Nasıl dilersen, yetkin elindedir.» dese; yine, kadın, o mecliste yetkili olur. Başka yerde, yetkili olmaz. Fü-sülül - İjnâdiyye'de de koca, karısına İhtiyar et; dilediğin zaman.» veya Di-gediğin vakit, yetkin elindedir.» dadikten sonra; kadın, nefsini, bâin bîr talâk ile boşar; bundan sonra da, kocası, onu yeniden nikahlar­sa; İmâm Ebû Hanîfe göre, bu kadın, yine de, nefsini ih­tiyar edip, ikinci defa boşanabilir. İmâm Ebû Yûsuf göre ise bu kadın; ikinci defa boşanamaz. ŞemsüT - Eimme Serahsî Bu kav;I, zayıftır.» demiştir. Hulâsa'da da böyledir. 'Bir kimse, karısına Filân kadının, talâk yetkisi, ne zaman istersen, senin elindedir.» derse; bu, o mecliste, yetkinin, o kadının elinde olması için bir müşaveredir. Muhıyt'te de kimse, karısının eline yetki verir; o da, kendisini bâin bir talâkla boşarsa; zahiri riâveyete göre, artık yetki elinden çıkar. Ancak, kadın nefsini ric'î bir talâkla boşarsa; diğer yetki, elinde Bu, emir, münecciz olduğu zaman», böyledir. Fakat, yetki C = enrr muallak = bir şarta bağlı olursa Meselâ Eğer, seni döversem; artık, yetkin elindedir.» dedikten sonra; onu, mal mukabili veya karşılıksız boşarsa, kadının yetkisi bâtıl = geçer­siz olmaz. Kocası, tekrar onu tezviç edip dövene kadar kadının yetfcisi elinde olur. Kadını iddeti içinde; veya iddeti bittikten sonra ni­kahlamış olması da müsavidir. Zehıyrejîde de kimse, karısına Karım olduğun müddetçe, yetkin elindedir» derse; bu söz, kadın, nikâh üzere olduğu müddetçe ge­çerlidir. Kadın, bâin olarak ayrıldıktan sonra, yetki bâtıl olur. Ric'î olarak ayrılmak, bunun koca Karım olduğun müddetçe» demez; yetkiyi kadına verir; o da kendisini bâinen boşadıktan sonra, kocası onu geri alır­sa; rivayetlere göre yetki kadının elinde kalır. Fetva da, bunun üze­rinedir. Giyâsiyye'de de kimse ille karısı arasında, münâkaşa çıkar ve kadın Allah'ım, beni bundan kurtar,» deyince; kocası Eğer, benden kurtulmak istiyorsan, yetkin elindedir ve boşamak benden.» dese; fakat, üç talâka niyet etmese; Ancak kadın Nefsimi, üç talâk boşadım.» der; kocası ise Kurtuldun,» cevabını verirse İmâm Ebû Hanîfe göre, bir şey vâki olmaz; Mezîd'de de böyle­ kadın; kocasına Ben, kendimi boşamak istiyorum.» der, kocası da Olur.» cevabını verince kadın Boşadım.» derse; eğer koca; talâk yetkisini, vermek niyyeti ile bu sözü söylemişse; kadın, bir talâk boş olur. Ancak, bununla, Nefsini boşa» demeyi kasdetmişse, kadın, boş kimse, başka bir kimseye Sen, benim, senin karını, üç talâk boşamamı ister misin.» der; o adam da Olur.» cevabını verince, diğer şahıs Ben, senin karını, üç talâk boşadım.» derse; â imlerimiz Bu durumda, kadın, üç talâk boş olur.» demişlerdir. Koca, kadının vekâletini, talâkı, o şahsa, tefvizi irâde eylediği za­man, bir talâk vâki olur. Fetâvâ'yi Kâdîhân'da da kimse, diğer bir şahsa Talâk yetkisi senin elinde ol­mak ve istersen onun nefsini boşayıp; istersen boşamamak üzere; kızını bana nikâhla.» der; o şahıs da, kızını, ona nikahladıktan son­ra; o adam, kızını boşasa; eğer, aynı mecliste boşamışsa; kadın, bo­şanmış; o meclisten kalktıktan sonra; boşamışsa; kadın, boşanma-mış olur.. Hâvide de koca, karısına Üç talâk yetkisi, senin elindedir; eğer beni, mehrinden uzak tutarsan.» der; kadında Beni vekil et, ki nefsimi boşayabileyim.» cevabını verince, kocası ; Sen, benim ve-kUimsin. Nefsini, boşayabiîirsin.» derse; kadın ise kocasını mahir­den uzak tuttuktan sonra; aynı mecliste nefsini boşarsa; talâk vâki olur. Fakat, kocasını, mehirden muaf tutmazsa, talâk vâki kadın, kocasına Talâk yetkisini, bana vermene karşılık, mehrimi sona terk ederim.» der; koca da, kadının dediğini yapar­sa; kadın, nefsini boşamadıkça, mehir hakkı zayi olmaz. Serahsî'-nin Muhıyt'inde de kimse, telâk yetkisini, karısına vermek için zorlansa; o-da yetkiyi, verse, bu sahih olur. Ebü Nasır'dan rivayeten, şöyle de­nilmiştir Bir kimse, karısını boşamak ve bu durumu kağıda yaz­mak veya, yetkisini vermek üzere, kâğıda bir yazı yazmak üzere zor­lansa, koca niyyet etmedikçe, bu sahih olamaz.» Itâbiyye'de de böy­ köle, efendisine Şu cariyeni, nikah yetkisi, seninelinde olmak üzere, bana nikâhla, der ve efendisi nikahlarsa, yetki, onun elinde olmaz. Fakat, efendi, önceden, bu cariyenin teîâk yetkisi be­nim elimde olmak üzere, sana nikahlıyorum, der; kölede, bunu ka­bul ederse, yetki efendinin elinde olur. Serahsi'nin Muhiyt'inde de böyledir. [30]3- Talâkı Kadının İsteğine = Dilemesine, Meşietine BırakmakBir kimsenin, karısına Nefsini demesi halinde, di­lersen» demesi veya bunu, söylememesi arasında bir fark yoktur. Bu kadının, özellikle, o mecliste, nefsini boşama hakkı vardır. An­cak, o meclisten ayrılınca, yetk'si kimse, başkasına Karımı boşa.» der ve dilersen.» sözü­nü ilâve ederse; durum, Önceki gibi oîur. Yani, aynı mecliste yetkili olduğu halde, başka yefde yetkili olmaz, -Dilersen» kelimesini söy~ Iemezse, o k'mse vekil olmuş olur. Yetkis', yalnız o meclise münha­sır olmaz; oradan ayrılsa bile, yine yetkili olur. Cevheretü'n - Ney-yire'de de kimse karısına Nefsini boşa.» der ve üç talâka niyyet ederse; bunun üzerine, kadm da, ister hepsini birden, is/ter ayrı ay­rı, üç talâk nefsini boşar, ve Nefsimi, üç talâk boşadım.» derse; bu durumda kadın, üç talâk boş olur. Şayet bir talâk veya iki talâk boşarsa, yine bir talâk vâki kadın, nefsini, bir talâk boşadıktan sonra, susup; bilâhare de îki talâk.» derse; bu durumda kadm, bir talâk boş olur. Ti-murtâşî'de de böyledir'.Bu şahıs, iki talâka niyyet etse ble, bir talâk vâki olur. Nikâh altında olan, câriye ise, bu hükümden müstesnadır. Sirâcü'l - Vehhâc'da da bu koca, bir talâka niyyet ederse, İmâm Ebû Hanife göre, bir şey vâki olmaz. İmameyn'e göre, bir talâk vâki niyyeti olmadan veya bir talâka niyyeti varken; kadın, kendini boşarsa, bu bir ric'i talâk durumda, kadın Nefsimi, bâine eyledim.» veya Ben, sa­na, haram oldum.» veya Senden kesildim; uzak oldum, bâinim.» dese bile; ric'î b'r talâk vâki olur. Timurtâşî'de de durumda, kadın Nefsimi ihtiyar eyledim.» demiş olsa bile, talâk vâki olmaz ve talâk yetkisi de, elinden çıkmış olur. Fet-hü'l - Kâdir'de de koca, karısına Nefsini, üç talâk boşa.» dediği halde, c, bir talâk boşarsa; bir talâk boş karışma Nefsini, bir talâk boşa.» dediği halde, kadm, nefsini, üç talâk boşarsa, İmâm Ebû Hanîfe ye göre, talâk vâki olmaz. İmameyn'e göre bir talâk vâki olur. Hidâye'de de böy­ k;mse, karısına Nefsini, bir talâk boşa.» der; kadın da Nefsimi, bir talâk boşadım; bir talâk; bir talâk; derse, bu du­rumda, biıd talâk vâki olur. Fazladan söylenen lafızlar, boş koca, karısına Nefsini, ric'î olarak, bir talâk boşa.» de­diği halde, o, bâin olarak boşarsa, veya Bâin olarak boşa.» de­diği halde, kadm, ric'î olarak boşarsa, kocanın ded'ği gibi olur; ka­dının yaptığı gibi olmaz. Bedâi'de de kimse, iki karısına Nefislerinizi, üçer talâk boşayı-mz.» der ve bu kadınlar da, cima, eylediği kadınlar olur, onlardan herbirisi kendi nefsini ve arkadaşını takip üzere boşarlarsa; bu ka­dınlardan her biri, ? sonraki değil öncekinin boşaması sebebiyle ? üç talâk boş olur. Çünkü, birinciden sonra, ikincinin boşaması nef­si ve arkadaşı hakkında bâtıldır. Şayet, birinci kadın, önce arkada­şını üç talâk boşar ve sonrada kendisini boşarsa; kendisi değil de, arkadaşı boş olur. Çünkü, o kendisi hakkında mâlikedir. Milkiyet ise mecüs üzerine, iktisar eder. Arkadaşının talâkına başladığı va­kit, yetkisi elinden çıkar ve bundan dolayıda kendisinin boşaması geçersiz olur. Ancak bundan sonra, arkadaşının tatlîki hakkında­ki yetkisi geçersiz olmaz. Çünkü, onun hakkında, vekiledir. Veki­le ise, meclis üzerine iktisâr olmaz. Zahîriyye'de de İmâm Ebû Hanîfe şöyle buyurduğu nakledilmiştir Bir kimse, iki karısına Nefislerinizi boşayınız.» sonra da Nefislerinizi boşamayınız.» derse; aynı mecliste durdukları müddetçe, bu kadınlar, nefislerini boşayabiürler. Ancak, nehiyden sonra, biri diğerini boşayamaz. Şerahsî'nîn Muhıytı'nde de kimse, iki karısına Dilerseniz, nefislerinizi üç talâk boşayınız.» deyince kadınlardan birisi, hem kendi nefsini, hem de arkadaşını, aynı mecliste, üç ta^âk boşasa; kadınlardan hiç birisi boş olmaz. Ancak, bundan sonra, diğer kadın, kendi nefsini ve ar­kadaşını, o meclisten kalkmadan, üç talâk boşarsa; ikisi de üç talâk boş olur. Bu kadm da, onlardan birisini boşasa; talâk vâki olmaz. Her ikisi de, o meclisten kalktıktan, sonra, her birisi, nefs'ni ve ar­kadaşını, üç talâk boşasa; hiç birisi boş olmaz. Muhıyt'te de böyle­dir.'Bir koca, karısına Eğer dilersen, nefsini üç talâk boşa.» der; kadın da, bir veya iki talâk boşarsa; bil-ittifak birşey vâki ol­maz. Bedâi'de de meselede, kadın Diledim; bir talâk ve bir talâk, bir ta­lâk.» der ve lafızların birini diğerine bitişik söylerse; üç talâk boş clur. Hüküm bakımından kadm, kendine c'ma' yapılan bir 'kadm olması veya böyle olmaması arasında bir fark yoktur. Tebyîn'de de kimse karısına Eğer dilersen, nefsini bir talâk boş &t.» der; kadın da nefsini üç talâk boşarsa; İmâm Ebû Hanîfe ye göre, bir şey vâki olmaz. îmameyne göre, bu kadın, bir talâk boş olur. Kâfî'de de kimse, karısına Ne zaman dilersen, nefs'ni boşa.» der; kadın, ister o mecliste; isterse, başka yerde; ne zaman isterse nef­sini boşayabiür. Ancak, onun bu dilemesi, bir defaya mahsustur. Kocanın İstediğin şekilde, isted;ğin vakit...» demesi de aynidir. Ancak, koca Her istediğinde derse;,bu durumda, yetki ebedîleşir ve üç talâk vâki olana kadar, bu yetki devam eder. Sirâcü'l - Veh-hac'da da koca, karısına İstediğin şekilde, nefsini boşa.» derse; kadm, dilediği gibi hareket edebilir. Yani, ister bâin, ister rıc'î, is­ter bir, ister iki, ister üç talâk nefsini boşayabilir. Ancak, bu bir meclise mahsustur. Tehzîb'dede karılarından birine Eğer, dilersen, nefsini boşa; eğer dilersen, diğer karımı boşa» der; kadm da Diğer kann boş­tur ve ben de boşum.» veya Ben boşum; diğer karın da boştur.» derse; ikisi de boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kmse; karısına Dilersen, nefsini üç talâk boş eyle.» der; kadın da Ben, boşum.» derse; talâk vâki olmaz. Ancak ka­dın Ben üç talâk boşum.» derse; o zaman, boş olur. Tatarhâniy-ye'de de kimse; karısına Dilersen, nefsini boşa.» der; o da Nefsimi boşamayı diliyorum.» derse; bu sözü geçersiz kimse, karısına Dilersen, nefsini boşa.» dedikten sonra, teoennün etse; - cinnet getirse, delirse; sonra da, kadın, kendi­sini boşasa; İmâm Muhammed göre, kocanın, sözünden dö­nebileceği her şey, cinnet sebebiyle geçersiz olur. Sözünden döne­meyeceği, her söz ise, cinnet sebebiyle, geçersiz olmaz. Fetâvâyi Kâ­dîhân'da da İmâm Ebû Yûsuf tan rivâyeten şöyle denil­miştir Bir koca, karısına Ne zaman istersen, nefsini bir talâk, bâin olarak boşa.» der; sonra da; Nefsini, bir talâk boşa; ne zaman is­tersen, ben ric'ate malikim.» der; günlerce sonra, kadm Ben, kendimi boşadım.» derse; bu talâk, talak-ı rıc'î olur. Çünkü kadı­nın sözü, kocanın ikinci sözüne, cevap olur. Muhıyt'te de kimse, karısına İstersen, nefsini, on talâk boşa.» der; kadm ise, nefsini üç talâk boşarsa; bir şey vâki olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse, karısına D'lersen, nefsini boşa.» der; o da Diledim.» cevabını verirse, talâk vâki olmaz; Bedâi'de de şöyle mezkurdur Bir kimse karısına Yarın gelince, nefsini, bin dirheme bedel, boşa.» der; yarın olmadan da, sözünden dönerse; dönmesi, bir iş görmez. Fakat, kadın Yarın gelnce, bin dirheme karşılık, beni boşa.» dese de; yarın gelmeden, sözünden dönse; onun dönmesi, iş görür. Tatarhâniyye'de de kimse, karısına Dilersen, sen boşsun.» der; kadın da Diledim.» cevabını verirse, o meclise mahsus olmak üzere, kadın boş kimse, karısına Eğer, istersen» veya razı olursan; ar­zu .edersen...» veya seversen boşsun.» der; kadın da, o mecliste Diledim» veya istedim.» cevabını verirse, talâk, vâki olur. Hâvî'de de kimse, karısına Hoşuna giderse.» veya Muvafakat eder­sen sen, boşsun.» dediği zaman, kadın Diledim.» cevabını verirse, yine talâk vâki olur. Tatarhâniyye'de de Koca Dilersen boşsun.» der; kadın ise sevd'm.» derse talâk vaki olmaz Gâyetü's - Sürûcî'de de koca, karısına Talâk isteyicim.» der ve bu esnada, ta­lâka niyyet ederse; kadzn ise Gerçekten istedim.» karşılığını ve­rirse; istihsânen, talâk vâki olur; fakat, talâka niyyeti olmazsa; talâk vâki olmaz. Ancak, koca, karısına Talâkını istiyorum.» der­se, niyyeti olmasa bile, talâk vâki koca, karısına Sen, dilersen, boşsun.» der; karısı ise Evet, kabul ettim; razı oldum.» karşılığını verirse, talâk vâki ol­ koca, karısına Eğer, kabul edersen; sen boşsun,» der; kadın ise Diledim.» cevabım verirse; bu durumda Fakın Ebû Bekr el - Belhî'ye göre, gerçekten, talâk vaki olur. Serahsî'nİn Mu-myti'nde de kimse, karısına Eğer dilersen sen boşsun.» dediğinde karısı Sen dilediysen, bende diledim.» cevabım verir, kocası ise ta­lâka niyet ederek; Diledim.» derse; yetkigeçersiz olur". Ancak koca, taîâk niyyeti ile, karısına Talâkını diledim.» derse; kadın boş olur. Hidâye'de de koca, karısına Eğer dilersen; sen boşsun.» der; kadın­da Diledim.» cevabını verirse; bu durumda iki vecih vardır Kadın bu dilemesini, geçmiş bir şeye bağlar, aslında da, o şey bu­lunursa; bu vecihte, talâk vâki olur. Ancak, bu dilemesini, bulun­mayan bir şey ile bağlarsa; bu vecihte, talâk vâki olmaz ve yetkikadının elinden çıkar. Bu sebepledir ki, biz Babam dilerse, ben de diledim.» denildiği zaman; bu, geçersiz olur.» eğer; bundan sonra Ben diledim.» derse, talâk vâk; olma/,. Muluyt'te de kimse, karısına Eğer, sen, dilersen, üç talâk boşsun.» der, "kadın da Ben, talikim.» cevabım verirse; bu bâtıldır. Fakat, kadın Ben, nefsimi; üç talâk başadim.» derse; bu üç talâk, vâki olur. Feltâvüyi Kâdîhân'da da kimse, karısına Eğer, dilersen, sen, bir talâk boşsun.» der; kadın da Üç talâk diledim.» derse; İmâm Ebû Hanîfe ye göre, bu durumda, talâk vâki olma/;. İmâmeyn'e göre ise, bir ta­lâk, vâki o'ur. Serahsî'nin Muhıyt"nde de koca, karısına Dilersen, üç talâk boşsun.» der; ka-dm dâ; Bir talâk diledim.» derse, bu durumda ta'âk vâki olmaz. Şayet, kadın Bir ve bir ve bir talâk diledim.» der ve bu kadın, kocasının, dâhil olduğu bir kadın olursa; üç talâk, vâki olur. Kadın, kocasının dâhl olmadığı, bir kadın olsa da, hüküm kadın bir talâk, dileyip, sussa ve talâka razı olmasa; bundan sonra diîese bile talâk, vâki olmaz. Ttmurtâşî'de de böyle­ kimse, karısına Eğer, sen, dilersen boşsun ve dilersen ve dilersen.» der; kadın da Diledim.» derse; üç defa, diledim» demedikçe, bir şey vâki olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse, karısına Eğer, dilersen, bir talâk boşsun.» der; kadın da Birin yarısını diledim.» derse; talâk vâki olmaz Serah­sî'nin Muhıyti'nde de bin Reşîd, İmâm Muhammed in şöyle, buyur-duğunu, rivayet etmiştir B'r kimse, karışma Eğer dilersen, bir talâk boşsun; eğer di­lersen, iki talâk boşsun.» der; kadın da; Gerçekten, bir talâk dile­dim; hakîkaten, iki talâk diledim.» der ve bu kelimeleri, birbirine vasi ederse, o kadın, üç ta1 âk boş olur. Muhıyt'te de kimse, karışına Sen boşsun; eğer dilersen, br talâk; eğer dilersen, iki talâk...» der; kadın da Diledim.» derse; üç ta­lâk boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse Eğer filan kadını nikahlarsam; işte o, dilerse boştur.» der ve onu nikahlasa; kadın, durumu öğrendiği mecliste, dilemek hakkına sahiptir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de kimse ka,ısına; bir şahsı kasdederek Eğer filan dilerse; sen, boşsun.» der; o adamda o mecliste, durumu öğrenir ve düese; talâk vâki olur. Fakat o şahıs hazırda olmazsa; bu durumu Öğrend'ği mecliste yetkilidir. Bedâi'de de kimse, karısına Eğer, Zeyd, dilerse; sen, boşsun ve boşsun ve boşsun.» der; Zeyd de Gerçekten diledim; bir taTâk diledim.» derse; bir şey vâki olmadığı gibi, dört talâk diledim.» derse; yine bir şey vâki olmaz. Serahsî'nin Muhiyti'nde de kimse, karısına Eğer dilersen ve eğer dilemezsen; sen boşsun.» derse; bu mes'ele, bir kaç vecih vecihlerden biri Koca, dilemeyi takdim edip = öne alıp Eğer dilersen ve eğer dilemezsen; artık sen. boşsun.» talâkı takdim edip Sen, boşsun; eğer dilersen ve eğer dilemezsen.» talâk lafzını ortaya alıp Eğer dilersen; sen, boşsun ve eğer dilemezsen.» hepsi de, iki vecih vecihlerden birincisi Koca, şart kelimesini iade edip Eğer dikersen ve eğer dilemezsen; artık,"sen boşsun.» der veya; şart kelimesini iade etmeden, atıf harfi ile söyler ve Eğer di­lersen ve dilemezsen; artık sen boşsun.» kullanılan dilemek, kaçınmak ve kerâhat gibi üç lafzı iade ederek, şart kelimesini atfederse; üç vecihte de talâk vâki kimse, talâk lafzım, dileme lafzına lakdim eder = talâk lafzını, dileme lafzından önce söyler; veya ondan sonra söyler ya­hut da arada söyler ve şart kelimesini iade edip, dilemeyi öne ala­rak Eğer sen dilersen ve eğer sen dilemezsen; artık sen, boşsun.» derse; talâk ebeden vâki bir koca, karısına Eğer dilersen ve eğer kaçınırsan; ar­tık, sen, boşsun.» der veya kaçınma» yerine kerahet» lafzım zik­rederse; talâk vâki koca talâk lafzını, dilemeden önce söyleyerek Sen, boşsun; eğer dilersen ve eğer dilemezsen.» der; karısı da, aynı mec­liste Diledim.» iderse; boş kadın, bu meclisten, bir şey söylemeden kalkarsa; dileme­miş olduğundan, yine boş eğer, talâk lafzım ortaya getirerek Eğer, dilersen; ar­tık, sen boşsun ve eğer dilemezsen.» derse; böyle yapması, talâkı, iki şarttan önce zikretmesi gibi koca; kaçınma lafzını zikreder ve talâkı bu şarttan Önce söyleyerek Sen, boşsun; eğer dilersen ve eğer kaçınırsan.» der ve kadın da Diledim.» veya Kaçındım.» cevabını verirse, talâk vâ­ki kadın, o meclisten, hiç bir şey söylemeden kalkarsa; bu du­rumda, talâk vâki hususta, "kerâhat» de, kaçınmak» yerindedir. Şayet, koca; talâk lafzını ortaya getirerek Eğer, dilersen; artık, sen boşsun ve eğer kaçınırsan.» derse; bu durum da, talâkın takdimi ? öne alınması Muhammed RA. Bunlar, kocanın; talâka n'yyet et­memesi hâlinde geçerlidir. Koca, şayet, talâka niyyet etmiş olursa; bütün vecihlerde de, talâk vâki olur. Bu durumda, talâk lafzının, başta, ortada veya sonda zikredilmesi de müsavidir.» buyurmuştur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse, karısına Sen, boşsun; eğer dilersen veya dile­mezsen.» der; kadın ise, aynı meclste dilerse; bu dilemesi sebebi ile kadın boş olur. Bu kadın, meclisten kalkıp giderse; bu durumda da, dilememesi sebebi ile boş kimse, karısına Sen boşsun; eğer dilersen veya kaçı­nırsan.» derse; kadın, o mecliste, ya diledim.» veya kaçındım = razı olmadım.» der; kadın, bu durumların ikisinde de boş bu kadın; dilemeden ve kaçındığını beyan etmeden ön­ce, o meclisten kalkıp giderse; boş bu şekilde, kalkıp gitmesi, kaçınmak sayılamaz. Ka­çınmak, ancak, bunu söylemekle hükümler, kocanın, talâka niyyet etmediği zaman geçerlidir. Şayet koca, talâkın îkâına niyyet ederse, bu durumların tamamın­da da, kocanın niyyetinden vâki, kadın, boş olur. Mu-hıyt'te de bir koca, karısına Eğer, sen dilersen; artık, boş­sun ve eğer, sen dilemezsen; artık, sen boşsun.» dese; bu durumda, kadın boş koca, karısına Sen, boşanmayı seversen; artık, sen boşsun; ve eğer, sen buğzederscn; artık, sen boşsun.» demiş olsa; kadın, boş karısına Sen, boşsun;, eğer kaçınırsan veya talâkını kerih görürsen.» der; kadın da Kaçındım.» cevabını verirse; boş koca Eğer, talâkını dilemezsen; sen, boşsun.» dedikten sonra; kadın Dilemiyorum.» cevabını vermiş olsaydı; boş olmaz­dı. Serahsî'nin Muhıyti'nde de bir koca, karısına Sen, beni, seviyorsan veya sev­miyorsan; artık, sen, boşsun.» der; kadın da Seni, seviyorum.» veya Sevmiyorum.» derse; kadın, boş olur. Kalbinde, söylediğinin hilafı olsa bile, hüküm değişmez. Bu cevap, ancak, o mecliste geçer­ kimse, karısına Eğer, beni, kalbinle seviyorsan; artık, sen boşsun.» der; kadın da, sevmediği halde Seviyorum.» diyerek, ya­lan söylerse îmânı-ı A'zam Ebû Hanîfe ve İmâm Ebû Yûsuf göre, kadın, boş olur. Sirâcü'I - Vebhâc'da da kimse, karısına ; Sen, bir talâk boşsun; eğer, hoşlan­mazsan, iki talâk, boşsun.» der; kadm da bundan, hoşlanmazsa; üç talâk boş olur. Biri, birinci sözüne göre; ikisi de, talik üzere, eğei sükût ederse, bir talâk boş olur. Itâbiyye'de bin Velid, İmâm Ebû Yûsuf dan rivayeten, şöy­le demiştir Bir k^mse, karısına Sen, üç talâk boşsun; yalnız, eğer dile­mezsen, bîr talâk boşsun.» der; kadında meclisten kalktığı halde, bir şey dilemezse; üç talâk, boş olur. Şayet, kadın meclisten kalk­madan önce, dilemiş olsaydı; bir talâk vâki bir kimse, karısına Sen, üç talâk, boşsun. Ancak, bir talâk dilemen veya bir talâk arzu etmen veya bir talâk sevmen, müs­tesnadır.» derse; hüküm, yukarıdaki koca, karısına Sen, üç talâk boşsun; ancak, filan, bir ta­lâk dilerse, veya filan, bir talâk arzu ederse; veya filan bir ta­lâkı severse; veya bir talâkı, irâde ederse; o müstesna.» derse; bu da, yukarıdaki gibidir. Şayet, o filân diye belirtilen kimse, hazırda yoksa, onun bulunduğu meclisteki durumuna göre muamele yapılır. Muhıyt'te de kimse karısına Sen, üç talâk boşsun; ancak, filan şa his, bunun gayrisini görürse, o müstesnadır.» der; o kimse de, o mecliste bulunduğu halde, bunun gayrisini görüp, birşey söyleme­den kalkıp giderse; kadın, üç talâk boş kocanın; karısına Sen, üç talâk boşsun; eğer fiîân, bu­nun gayrisini görmezse.» derse; bu da, ayni meclise iktisar kimse, karısına Sen, üç talâk boşsun; ancak, ben bu­nun gayrisini, uygun görürsem, o müstesnadır.» derse; bu, aynı mec­lise iktisar edlmiş olmaz. Hatta, bundan sonra bu şahıs, o meclis­ten kalktıktan sonra Bunun başkasını uygun gördüm.» dese bile, talâk vaki şahsın, sadece Ben^ bunun gayrisini dilersem...» demesi hâlinde de, yetki, ancak, o mecliste geçerli kimse, karışma Sen, boşsun; eğer, filân dilerse.» veya ... severse.»; ... razı olursa.»; ... arzu ederse.»; yahut irâde ederse.» der ve haber, o şahsa ulaşırsa, bu şahsın, haberi olduğu meclisteki tutumuna bu koca ... ben, dilersem.» veya '<... ben, seversem.» derse; bu durumda, yetki, bulunulan meclisle sınırlandırılmış ol­ yetkisi, böylece, bir meclisle sınırlanmadığı ve onuri Eğer, ben, dilersem.» dediği zaman; hangi durumda, talâk vâki raes'ele hakkında, İmâm Muhammed bir rivayet bazıları Bu durumda, u}'gun olan kocanın, karısına Söylediğimi dledim.» demesidir.» demişlerdir. Bu tak­dirde, kadın, boş olur.Ben dilersem.» diyen kocanın, niyyet bulunması şart değildir. Senin boşanmanı diliyorum.» demesi de, şart koca, karısına Eğer, filân dilemezse; sen, boşsun.» der; o mecliste bulunan, mezkûr şahıs da Dilemiyorum.» derse; kadın, boş bu koca, bunu, nefsi için, söyledikten sonra Dilemi­yorum.» dese; kadın, ? bunun dışındaki sebepler hâriç, sadece, bu sebepten dolayı.? ölene kadar, boş olmaz. Zehiyre'de de karısı olan bir kimse, onlara Eğer, dilersen'z; ikiniz de, boşsunuz.» der ve, bu kadınlardan, sadece birisi dilerse; boş ol­ koca, iki şahsa, ?karısını kasdederek? Eğer, dilerse­niz; işte o, üç lalâk, boştur.» der ve bu şahıslardan biri, bir; diğeri de İki talâk dilerse; bu durumda, talâk baki koca, kanlarından birine Eğer, dilersen; artık, sen boşsun.» dedikten sonra, diğer karısına da Eğer, dilersen; senin talâkın da, bununla beraberdir.» dese; birinci kadının dilemesi ile, bu iki kadın da, boş kocanın, bu sözü ile o karısını da, boşamayı, murat etmiş olması gerekir. Şayet Bu sözümle, talâkı murat etmedim.» der­se, bu sözü de, kabul edilir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de karısına Eğer, sen ve filan dilerse.» derse; talâkı ikisinin dilemesine bağlamış kimse, karısına Sen, dilersen ve filân da dilerse; sen boşsun.» der; kadın da Gerçekten, filan dilerse, ben de diledim.» cevabım verir; ?bahsi geçen? şahıs ise Diledim.» derse; talâk vâki olmaz. Serahsî'nin Muhıytı'nde de koca, karışma Sen, boşsun; eğer, yarın, sen dilersin.» derse; yarın sözün söylendiğinden, bir gün sonra dileme hakkı kadına ait koca Eğer, dilersen; artık, sen, boşsun; yarın.» derse, kadın, şimdiki halde = sözün söylendiği anda, dileme hakkına sa­hip mes'elede, bir ihtilâfın bulunduğu, âlimler Bu, İmâm Ebû Hanîfe ile İmâm Muham­med Ebû Yusuf 'a göre, bu meselelerin ikisinde de, ka­dın dileme hakkını, yarın ihtilâftan, aşağıdaki hükümler çıkmaktadır Bir kmse, karısına İhtiyar et; yarın, eğer dilersen;» veya İh­tiyar et; eğer dilersen; yarın...»; ... yetkin elindedir.» yahut Ya­rın, eğer dilersen; yetkin elindedir.» veya Eğer dilersen; yarın, yetkin elindedir.» demiş o!sa; İmâm Ebû Hanîfe ye göre, yetki, ?ancak? yarın, kadının elinde Azam bu kavlne göreBir koca, karısına Nefsini boşa; yarın, dilersen.» veya Nef­sini boşa; dilersen; yarın.» yahut Nefsini boşa; yarın.» demiş ol­sa; bu kadın, yarın = sözün sÖ3'lendiği günden bir sonraki gün gelmedikçe, nefsini kaviller ne göre ise Koca, dileme lafzını, takdim ederse C ? öne alırsa; kadın, nefsini, o sözün söylendiği anda; Nefsimi, yarın boşadım.» diyerek; boşayabilir. Muhıyt'te de böyle­ kimse, karışma Sen, boşsun; yarın dilersen.» der; ka­dın ise ; Bu saat, diledim.» cevabını verirse; kadm boş sonra; yarın olunca; kadın, dlemiş olsa; boş olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de koca, karısına Eğer, bu saatte dilersen; artık; sen, ya­rın boşsun.» dese veya böyle niyyet etmiş olmasına rağmen bu sa­atte» demese ve kadın Yarın boş olmamı, diliyorum.» sede; ta­lâk yarın vâki durumda, kadın Talâkın, bu gün vâki olmasını diledim.» dese bile; talâk, bu gün vâki olmaz. Yetki de, kadının elinden çık­mış olur. Muhıyt'te de koca, karısına Sen boşsun; dün, eğer istersen.» dese dileme yetkisi, o anda kadının elinde olur. Serahsî'nin Muhiytı'n-de de koca, karışma ; bu ayın başında, sen boşsun; eğer di­lersen.» demiş olsa, aybaşında kadın, dileme yetkisine sahip kimse, karısına Bu gün, filan adanı talâkını dilemez­se; sen boşsun.» demiş olduğu halde, o şahıs Dilemiyorum.» der­se; kadın boş olmaz. Çünkü, o kimsenin, bu günün tamamında di­leme hakkı vardır. Fetâvâyi Kâdîhân'da ida koca, karısına Yarm geldiği zaman, artık sen, boş­sun; eğer dilersen.» dese, kadının, dileme yetkisi yann geçerlidir, Muhıyt'te de koca, karısına Sen boşsun; istediğin zaman, eğer is­tersen» veya Sen boşsun; eğer istersen, istediğin zaman.» dese, bu sözlerin ikisi de müsavidir. Dilediği zaman, kadın, nefsini hüküm İmâm Ebû Yûsuf 'a göre Eğer dilersen.» sözünün, tehir edilmesi = sona bırakılması hâlinde, böyledir. Şayet koca, bu sözü, takdim ederse = öne alırsa; düeme hakkı, ancak hâlde t= sözün söylendiği anda geçerli aynı mecliste dilerse; nefsini, bundan sonra da o meclisten, hiç bir şey söylemeden, kalkarsa, dilemesi bâtıl ? geçersiz - Eimme şöyle buyurmuştur Bir kimse, karısına Eğer dilersen; artık, sen, boşsun, diledi­ğin zaman.» demiş olsa; burada iki ayrı dileme vardır. Birincisi, o meclisteki, diğeri ise; vakte bağlı olan dilemedir. Bundan sonra, o kadın, ne zaman dilerse, o zaman, boş Eğer dilersen.» demese de, kadın meclisten kalksa; bu kadına, artık, dileme hakkı }' kocanın Dilersen, bu saatte demesi ile saat sözünü söyle­memesi arasında, bir fark olmadığı gibi mecliste olması veya ayrıliş bulunması da müsavidir. Kadının, bunu reddetme hakkı da yoktur. Kadın, nefsini, br talâktan fazla boşayamaz. Kâfî'de de koca, karısına Sen boşsun; istediğin zaman.» veya istediğin an.» dese, bu, istediğin vakit yerindedir. Bu durumda, ka­dının yetkisi, ?sadece? o mecliste sınırlandırılamaz. Gâyetü's -Sürûcî'de de kimse, karısına Her ne zaman istersen, sen boşsun,» derse; kadın, daima yetkilidir. O mecliste olsun, başka bir yerde olsun, bir alâktan sonra, bir talâk daha diledim derse; üç talâk'a kadar-talâk vâki olur. Muhıyt'te de kadın, nefsini hepbirden üç talâk olarak boşasa; İmâm Ebû Hanîfe ye göre br şey vâki olmaz. İmâmeyn'e göre ise, bu durumda bir talâk vâki olur. Koca, bunu koca, karısına Sen boşsun; her ne zaman dilersen.» de­diği zaman; kadın, nefsini üç talâk boşayıp başka kocaya gitse, son­ra da Önceki kocaya dönse ve nefsini tekrar boşasa; talâk vaki ol­ kadın, nefsini bir veya iki talâk boşadıktan sonra, başka kocaya gdip, geri dönse; îmâmeyn'e göre, bu kadının, ?yeniden ?üç talâk, boşama yetkisi vardır. Birer birer, üç defada boşayarak; üç talâkı îkâ edebilir. îmânı Muhammed buna muhalefet et­miştir. Tebyîn'de de kimse karısına İstediğin zaman, sen üç talâk boşsun.» der; kadın ise bir talâk dilerse; bu, geçersiz olur. Muhıyt'te de böy­ kimse, karısına Sen boşsun; istediğin şekilde veya ne rede olsan.» dese; kadın, kendisini bir ta'âk boşadıktan, koca, ric'at hakkına sahiptir. Bu durumda, kadın talâkını dilemeden boş kadın, o meclisten kalkarsa; artık dileme hakkı da bâtıl ?geçersiz karısına İstediğin şekilde, sen boşsun.» demiş ve kadın da, nefsini bir talâk boşamış olsa; bu durumda, başka bir ta­lâk dilemeden önce, kocası ona ric'at edebilir. _Şayet kadın Gerçekten, bâin bir talâk veya üç talâk dile­dim.» der; kocası da Ben de, böyle niyet eyledim.» cevabım verir­se; netice, kocanın dediği gibi olur. Fakat, kadın, üç talâk dilediği halde, koca, bâin bir talâk diler veya kalbinden öyle geçirirse; ric'î bir talâk vâki olur. Bu durumda, kocanın bir niyyeti yoksa; kadının dilemesine itibar olunur. Alimler Burada, muhayyerlik cereyan eder.» demişlerdir. Hidâyeflde de İmâm Ebû Hanîfe göredir. İmâmeyn'e göre ise bu durumda, kadın dilemedikçe, vâki olmaz. Fakat, kadın diler­se; bir ric'i talâk veya bâin talâk yahut da üç talâk vâki olur. An­cak, bunun iç;n kocanın irâdesine ve onun Önceki söylediğine uy­mak görüş ayrılığının faydası, şu iki yerde açığa çıkar Kadın, dilemeden Önce, meclisten kalkabilir. Kadın, cimadan önce meclis­ten kalkmışsa; İraâm-i A'zam göre, bir talâk-ı ric'î vaki olur. İmâmeyn'e göre, bir şey vâki olmaz. Burada, reddetmek de, kalkmak gibidir. Tebyîn'de de kimse; eğer, karısına Sen boşsun; kaç defa ister­sen; veya ...istediğin şekilde.» demiş olsa; kadın bîr, iki, üç talâk, ne isterse; nefsini öylece, ?c meclisten kalkmadan veya başka bir iş yapmadan önce, ? boşayabilir. Burada, talâkın aslı, onun dilenıe-sne, bağlanmaktadır. Bu durumda kadın, talâk yetkisini reddetme hakkına da kimse, karısına Nefsini, üç talâktan İstediğin şekilde boşa.» veya Üç talâktan ihtiyar et» demiş olsa, kadın, nefsini bir talâk veya iki talâk boşama yetkisine sâhîp olur. İmâm Ebû Hanîfe göre, Üç talâk boşama yetkisi olmaz. İmâmeyn'e göre üç talâk boşama yetkisi de olur. Kâfî'de de görüş ayrılığına göre Bir kimse, başka bir kimseye Beni, kanlarından, dilediğin­den boşa.» dese, o şahıs, kadınların nefsini boşama yetkisine sahip değildir. Bu, tmâmeyn'e göre de böyledir. Gâyetü's - Sürûcî'de de koca, o adama Karılarımdan dilediğini boşa.» de­miş olsaydı; o şahıs, kadınların hepsini de boşayabilirdi. Fejthü'l -Kadir'de de kadının yakınları, kocasından, onu boşamasını talep et­seler koca da, kadının babasına Benden, neyi istiyorsan; yap.» deyip çıktıktan sonra; kadının babası, onu boşasa; koca, ona, bo­şama yetkisi vermezse; kadın, boş olmaz. Bu durumda, söz, açıkça tefvîz ifâde etmezse, kocanın sözüne itibar edilir. Koca bu sözü ile vekâlet yetkisi irade etmemiştir. Hulâsa'da da şahıs; başka bir şahsa Karımı boşa.» dese; o adam için, o mecliste ve ondan sonra boşama yetkisi vardır. Ancak, koca da, bu sözünden dönebilir, Hidâye'de de koca, karılarından birine Nefsini ve arkadaşını boşa» dese; o kadın, nefsini o mecliste boşayabilir. Çünkü, bu söz kendisi hakkında tefvizdir. Arkadaşın ise, ister o mecliste, ister başka yerde boşayabilir. Çünkü, onun hakkında, kimse, iki şahsa; İsterseniz; karımı boşayımz.» dese, bu şahıslardan biri tek başına, boşama yetkisine sahip olamaz. İkisi bir ict*'mâ ederlerse, bu koca İkiniz, karımı boşayınız.» der ve dilemeyi, bu söze, bitişik söyleniezse; onlardan herbiri vekil olur. Bu durumda, herhangi birisi için, kadını tatlîk yetkisi vardır. Cevheretün - Ney-yîre'de de kimse, talâk hakkında iki kişiyi vekil etse; bunlardan herhangi birisi, kadını boşayabilir. Ancak bu boşamanın mal karşı­lığında olmaması bu koca, iki kişiyi vekil tayin edip Biriniz olmadıkça; diğeriniz boşama yapmayınız.» dese; bu şahıslardan önce biri; son­ra da d'ğeri boşama yapsa; veya birisi boşama yapsa -da diğeri, ona izin verse; talâk vâki koca iki kişiye Herbiriniz, üç talâk boşayabüirsiniz.» de­se de, onlardan biri, bir talâk; diğeri ise, iki talâk boşama yapsalar; ikisi de, üç talâk üzerinde cem olmayınca, üç talâk vaki olmaz. Fe-tâvâyi Kâdîhân'da da kimse, iki kişiye Üç talâk, karımı boşayımz.» dese ve bunlardan her biri, bir talâkla, ayrılık yapsa veya birisi bir ta­lâk; diğeri, iki talâk boşama yapsa bu durumda üç talâk vâki olur. Itâbiyye'de de kimse, başka bir kimseye Eğer, dilersen; karımı bo­şama hususunda, vekiîimsin.» dese; o adam da, ayni mecliste, bunu dilese; böyle yapması, câ;zdir. Fakat, bu vekil, bunu dilemeden; o meclisten kalkarsa; vekilliği bâtıl = geçersiz olur. FetâvâyS Kâ-dîhân'da da kimse, başka bir şahsa Dilersen; karımı üç talâk boşa.» derse; o şahıs, o mecliste, dilemedikçe, vekil olamaz; ancak aynı . mecliste dileme yapması hâlinde, vek'l olur. Bu vekil, aynı meclis­te, boşama yaparsa, talâk vâki şahıs, o meclisten kalkarsa, vekâleti geçersiz olur. Dolayı-siyle bundan sonraki boşaması - İmâm Şeınşü'I - Elmme Halvanî şöyle buyurmuştur ? Münasip olan, böyle belvâ umûmidir. Bir koca, başka bir şahsa Karımın taîâki hakkında, sen benim vekilimsin. Ben muhayyer olmak üze­re.» veya ...o, muhayyer olmak üzere.» yahut Filân, muhayyer ol­mak üzere.» dese; bu durumda, vekâlet caiz; muhayyerlik bâtıl ge­çersiz kimse, başka bir kimseye Kanlarımdan birini boşa ve onlardan bizzat birini boşa» dese; bu sahih olur. Bu, kocanın boşa­ma hakkını başkasına devretmesi olmaz. Kezâ, ikinci şahsın, ka­dınlardan birini, bil'vekâle boşanması da sahihtir. Bu durumda, koca için, muhayyerlik vardır. Muhiyt'te de kimse; başka bir kimseye Seni, bütün işlerimde, vekil eyJed'm.» der; vekil de, onun karısını böşarsa; bu hususta, ihtilâf edilmiştir. Sahih olan kavil ise, bu durumda, talâkın vâki olmaya­ koca Vekâlet caiz olan, her işimde, seni vekil eyledim» derse; vekâlet, ahnı-satımda, nikâhta ve lıerşeyde umûmî ve geçerli olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse, başka b;r şahsı, karısını, bir talâk boşamak üze­re vekil tayin ettiği halde; vekil, kadını, iki talâk boşasa; İmâm Ebû Hanîfe göre; bu, caiz göre; bu durumda, bir talâk vâki olur. Fe­tâvâyi Suğra'da da kimse, bir başka kimseyi, karısını boşamaya vek'l ta­yin etse; şekü de, kadını üç talâk boşasa; eğer koca, bu vekili, ve­kil tâyin ederken, üç talâka niyyet etmişse; kadın üç tjaîâk boş olur. Fakat, koca; üç talâka niyyet etmemişse; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe göre; bir şey vâki kimse, başka bir k'"mseye Karımı, ric'î olarak boşa.» dediği halde, vekil olan şahıs, kadına Seni, bâin olarak boşa­dım.» derse; ric'î bir talâk vâki olur. Eğer vekil Onu uzaklaştır-dım.» dese; bu durumda, bir şey vâki şahıs, vekiline ; Onu, bâin olarak boşa.» dediği halde, vekil kadına Sen, ric'î olarak boşsun.» dese, kadın bâ'n olarak, boş şahıs, başka bir şahsa Karımı, kardeşim filanın Önün­de, boşa.» dediği halde, o şahıs, ?söylenenden? başka bir kar­deşin yanında, boşasa; ?yine ? kadın boş olur. Nitekim, koca Şu şahitlerin huzurunda boşa.» dese de; vekil, o kadını, başka şa­hitlerin huzurunda boşasa; talâkın vâki olması da böyled; şahıs, başka birine Seni, karımı boşamaktan men et­miyorum.» dese; böyle demekle, o şahıs vekil olmuş kimse, başka bir şahsın, kendi karısını boşadığı halde, onu ? böyle yapmaktan inen etmese; kadın boşanmış olmadığı gibi, o şahıs da vekil sayılmaz. Feıtâvâyi Kâdîhân' da da kmse, başka bir şahsa Sünnet üzere, karımı, bâinen boşa.» diğer, bir şahsa da Sünnet üzere, karımı ric'î şekilde bo­şa.», dese ve her iki şahıs da, kadını, bir temizlik içinde, boşasalar, kadın, bir talâk boş olur. Vâki olan bu talâk'm bâin mi, ric'î mi ol­duğunu tâyin etmek hususunda, koca muhayyerdr. Bahru'r - Râik' ta da kimse, karışını boşamak hususunda, hazırda olmayan bir şahsı vekil etse; o şahıs da, kendisinin vekil olduğunu bilmeden kadını boşasa, bu boşama geçersiz olur. Çünkü, talâk'a vekâlet, ve­kil bunu Öğrenmeden Önce, sabit olmaz. Fetâvâ-yi Kâdîhân'da da kimse, karısına Filan adama git, tâ ki, seni boşasm.» der; kadın da, o şahsa gidince, o kadını boşarsa; bu boşama sahih olur. Bu şahıs, vekâletini bilmese bile, bu boşama sahih şöyle zikredilmiştirTalâka vekâlete delâlet etmeyen şey hakkında, iki rivayet var­dır Zıyâdât'da kıyâs zikredilmiş; Asıl'da ise, istihsâli zikre­dilmiştir. Asil'ın rivayetine göre, bu, İstihsânin olduğunu bilmeyen bir kimse, vekil kilınsa; meselâ; Bir koca, karısını, filân adama gitmekten men etse; bu kimse, kadının men edildiğini bilmeden Önce, kadının men edilmiş olmasından do­layı, vekâletten azledilmiş durum, şuna benzemektedir Bir kimse,, başka bir kimseyi, karısını, üç talâk boşamak üzere, vekil tâyin ettikten son­ra, karısına Filân adamın, seni boşamasını nehyettim.» dese; bu şahıs, kendis;nin nehyedildiğini öğrenmeden önce, vekâletten azlolunmuş olmaz. Çünkü, o şahıs azledilmiş olsaydı; neHiy sebebi ile azlolunmuş olurdu;Bu mes'ele, zikredeceğimiz şu mes'denin hilâfmadirBir kimse, başka bir kimseye Filancaya git ve ona söyle Benim karımı boşasm.» dedikten sonra; onu gitmekten nehyetse, bu nehyi sahih bu koca, karısını gönderiyor olsa; onu, gitmekten nehyetmesi sahih mes'ele de, şu mes'elenin hilâfmadır Bir kimse, başka bir kimseye Karım, sana gelirse; onu, bo­şa.» veya Eğer, karım, yanma çıkarsa, onu, boşa.» dedikten son­ra, eğer önceden onu azletme kararım vermişse; kadının, o şahsın yanma gelmesinden veya onun yanma çıkmasından sonra, nehyet-mesi de sahih olur. Muhiyt'te de kimse, başka bir kimseyi, karısını boşama hususunda, vekil tayin eder; vekil de, sarhoş iken kadını boşarsa; bu hususta ihtilâf edilmiştir. Sahih olan kavil ise, bu durumda, talâkın vâki ola­ kimse, diğer bir kimseyi, karısını boşama hususunda, vekil tâyin ettikten sonra; ?bu şahıs C= müvekk'l = vekil tâyin eden kimse ? karısını bir bâin veya ric'î talâkla boşasa; bilâhare de ? aynı kadını ? vekil boşasa; bu durumda, vekilin boşaması, kadı nın iddeti içinde, vâki olur,Müvekkilin, karısını boşamasından dolayı, vck'l azledilmiş ol­maz. Ancak, bu durumda, vekilin, kadın; mal mukabilinde, boşama-mış olması gerekir. Şayet, müvekkil, o kadını, iddeti bitmeden geri alana kadar bo-şamaz da, sonra boşarsa, bu durumda da kadına talâk vâki müvekkil kadını, iddeti bitt kten sonra nikâhlar; bilâha­re de, vekil bu kadını boşarsa; bu durumda, vekilin bu talâkı vâki ?Allah'a sığınırız? koca veya kadın irtidad ettikten = İslâm Dininden döndükten sonra; vekil bu kadını boşasa; ka­dının iddeti içinde oldukça, vek'lin bu talâkı vâki müvekkil, irtidad ederek, dar-ı harbe giderse veya kadı, onun dâr-i harbe varmış olduğuna hükmederse; vermiş bulunduğu bu vekâlet, bâtıl ? geçersiz sonra, o kimse, müslüman olup, ge? i gelse ve o kadını nikahladıktan sonra, vekil onu boşasa, vekilin bu talâkı vâki sığınırız?, eğer vekil; vekâlet üzerinde iken, irtidad ederse; yetkisi, ancak dâr-i harbe vardığı kadı'nm verdiği hükümle sabit olunca, bâtıl = geçersiz olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böy­ konusunda vekil, bir başkasını vekil edemez. Talâk hususunda, müvekkilin, akıllı bir sabiyi = çocuğu ve­ya köleyi vekil etmesi sahih olur. Sİrâciyye'de de tâyin edilen bir kimse, vekâleti reddettikten sonra; boşama yapsa, bu talâk vâki vekil, kabul etmeden sükût etse; sonra da, boşama yap­sa; bu durumda, talâk vâki müvekkil, ?karısını kasdederek? vekiline Onu, yarın boşa.» dese; vekil de, kadına Yarın, sen boşsun.» dese; bu talâk, bâtıl = geçersiz olur.B'r koca, vekiline Onu boşa.» der; vekil de, kadına Sen, boşsun; eğer eve girersen.» derse; kadın eve girince, talâk vâki ol­ koca, başka bir şahsa , Karımı, üç talâk boşa.» der; vekil ise, kadım, bin talâk boşarsa; bu talâk sahih bir koca, başka bir şahsa Karımı,' yarım talâk boşa.» der; vekil ise, onu, bir taîâk boşarsa; bu durumda da bir şey vâki olmaz. JBahru'r - Râik'ta da böyled talâka vekil olan bir kimsenin, bu talâkı bir şar­ta bağlaması sahih olı iz. Gımye'de de ? yolculuğa çıkmak isteyen, bir kimse, karısını boşama hususunda, bir şahsı, vekil ettikten sonra, karısının hazır olmadığı zaman o adamı, vekâletten azletse; eğer vekil tayini, ka­dının isteği ile olmamışsa, onu azletmesi sahih olur. Fakat vekil, kadının isteği île tayin edilmişse; kadın hazır olmadıkça, onu azlet­mek sahih Scrahsî Sahih olan, bu vekil, kadının isteği ile vekil olmuş olsa bile, müvekkilin onu azletmesdir. buyurmuş­ kimse, bir başka şahsı vekil tâyin ederken, ona Seni, her azletlikçe, sen benim vekilimsin» dese; bazı âlimler Bu vekâlet, sahih değüd'r.» bazıları ise ... sahihtir.» Müvekkil vekâleti yeni­lenen bu şahsı, azledemez.» - Binime Serahsî, ise Sahih olan, bu kimsenin veki­lini azle, muktedir olmasıdır.» şahsın, nasıl azledüeceği hususunda da ihtilâf edilmiştir. Seyhu'l - İmâm, müvekkil, vekiline Seni bütün vekâletten az lettim.» dediği zaman o şahıs, vekâletten azledilmiş olur. Bu, mual­lak ve müncez olana aittir.» âPmler Seni, vekil eylediğim gibi azlettim; bazıları ise Muallak vekâletten döndüm ve seni mutlak vekâletten azlettim; der.» demişlerdir, Taterhâniyye'de de k-'.nse, başk? bir şahsa Karımı boşa..» dediği halde, o şahıs kadını uzaklaştırır veya koca Onu uzaklaştır» dediği hal­de; vekil onu boşarsa; bu durum, vekil tayin etmektir; o meclise, ikt'sar koca, bundan dönebilir. Bu durumda, vekil kadını boşarsa; bir ialâk-ı bâin vâki olur. Bu vekilin, bir talâktan fazla yetkisi ol­maz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir,Bir koca, vekiline Onu, evden bir çıkarmamak üzere, bo­şa.» der; vekil de., kadına Seni, evden bir şey çıkarmaman üzere, boşadım.» der; kadın da bunu kabul ederse; kadın, evden birşey çı­karsın veya çıkarmasın, boş olur'Şayet vekil Seni, evden bir şey çıkarmaman şartıyla, boşu-yorum.» fakat, kadın buna rağmen, evden birşey çıkarırsa, boş ol­maz. Ara'arında, bu hususta, ihtilâf çıkarsa, kocanın sözü geçerli­dir. Itabîyye'de de kimse, başka birine Şu karımı boşa.» der; vekil de, bunu kabul eder ve müvekkil gaip olursa; vekil, talâk çin, icbar koca, karısının talâk yetkisini, bir adamın eline verse; son­ra da, bu şahıs, cinnet getirip, kadını boşarsa; İmâm Muhammed Bu şahsın cinneti, eğer ne dediğini, bilemeyecek kadarsa, onun talâkı vâki olmaz.» talâka vekil edilen kimse, cinnet getirir; cinneti bir saat sürdükten sonra ifakat bu'ursa, = iyileşİrseJ bu şahsın vekâleti, devam eder. Şayet, devamlı cinnet halinde kalırsa, vekâleti bâtıl {= geçersiz kimse, başka bir şahsa Hayız olup temizlendiği za­man, karımı boşa.» der; vekil de kadına Sen, hayız olup temizlen­diğin zaman, boşsun.» derse; bu bâtıl olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da kimse, başka bir kimseye Filâneyi, bana nikâhla ve onu üç talâk boşa.» dedikten sonra; o kadım, kendisi nikahlarsa; vekilin talâkla ilgili vekâleti baki kalır. Devam eder Gıuıye'de de hususunda, vekil ile elçi müsavidir. Tatarhâniyye'de de hususunda elçilik Kocanın hazırda olmayan karısı­nı boşamak üzere, bir şahsı ona gönderrnesidir. Gönderilen şahıs, gidip, o kadının yüzüne, kocasının, kendisini boşadığım tebliğ ey­lerse, kadına talâk vâki olur. Bedâi'de de Fevâid'inde yazılmış ki Enir be desti zen Bir adam yetgiyi kadının eline verse şunun üzerine ki eğer ben şu işi yaparsam artık nefsini boşayabilirs'n her ne zaman istersen».Nizâmü'd-dîn'in Fevâidi'nde şöyle mezkûrdur Eğer, ben şu işi yaparsam; artık, nefsim her ne zaman ister­sen, boşayabilirsin». diyerek, yetkiyi kadının eline veren kimsenin karısı, nefsini boşamadan önce, kocasından mal karşılığında boşa-. nir ve bundan so, a da, adam, kadının yetkili olması için, ortaya koyduğu şartı yaparsa; kadm, bundan sonra, nefsini boşayabiîir mi, boşayamaz mı? İmâm-ı Â'zâm göre, bu kadın, nefsini boşayabil' müdeti geçtikten sonra, kocası, o kadını tekrar alırsa; kadın, kendini boşamaya malik olur mu, olmaz mı? İmâm-ı A'zam , Hayır, ?bu durumda? muktedir olmaz» Birünci Babı'nda şöyle yazılmıştır Bir koca, başka bir şahsa, karısını bin dirhemle boşamasını» emrettikten sonra, o kadını, kendisi uzaklaştırsa; vekilin, o kadını boşaması, geçersiz oîur. Koca, bu kadının nikâhını yenilerse de, hüküm böy­ kimse, şayet karısını bâin olarak boşadıktan sonra; ka­rısını, mal karşılığında boşamak üzere, birini vekil yapar; o da, bu kadını, mal karşılığı boşarsa; kadın bunu kabul ederse; boş olur. Ancak ma] verilmesi gerekmez. Eğer, koca, iddeti içinde, nikâhım yeniler; vekil ise, kadını boşar ve kadın bunu kabul ederse; kadın, boş olur. Mal m verilmesi de gerekir. Şayet, koca, kadının iddeti, bittikten sonra, nikâhını yeniler; vekil ise, kadını mal karşılığı boşar ve kadın bunu kabul ederse; talâk vâki Fevâidi'nde şöyle buyurulmuştur B r kimse, karısına' Eğer, senin üzerine, bir kadm alırsam; onun talâk yetkisini, senin e'inde kıldım.» dedikten sonra; kendi­siyle karış1 arasında., karısının anasına dokunması sebebi ile, sıh­riyetten dolayı haramiık sabit olsa, bu haramlık sabit olduktan sonra, kadının elinde, talâk yetkisi, baki kalır mı Hatta, o adam başka bir kadın alsa, önceki kadm, onu boşayabiîir mi?İmâm-ı A'zam _ Bu durumda, kadı, nikâhın cevazına hüküm verirse; yetki, kadının elinde, hâki kahr.» Muhammed 'e göre, bu kimsenin, karısının ana­sına veya kızına, zina etmesi halinde, kadının, talâk hükmü nafiz ? geçerli olur. İmâm Ebû Yûsuf göre ise nafiz olmaz. Fivsûlü'l-İmâdiyye'de de koca, karısının talâk yetk'sini, onun eline verip meh-rini bağışlarsan; nefsini boşayabilirsin.» dese ve kadm., yetki ken­disine verilmeden önce, mehrinî bağışlamış olsa, Şeyhü'l-İslâm Nizamül'd-Dîn ve diğer bazı âlİmıer »Bu kadın, nefsini boşayabi-lir. Bazıları ise nefsini boşayamaz» demişlerdir. Kerderî'nin Ve-cîzi'nde de çıkan bir şahıs, karısına Gidişinden bir ay ge­çene kadar; sana. gelmezsem; nafakam, sana ulaşmazsa, yetkin elindedir, dilediğin zaman, nefsini boşarsm.» dese ve bir ay geç­meden, nafaka eline ulaşsa; fakat, adam kendisi geîcmese; kadı­nın talâk, yetkis' olmaz, Çünkü, biri adamın gelmemesi, diğeri de, nafakanın ulaşmaması olmak üzere, iki şart vardır; birisi bulunur­da, diğeri bulunmazsa; kadın yetkili kocanın şöyle demesi hâlinde, hüküm, buna muhalif olur. Meselâ Koca Eğer, sana nafakam ve ben ulaşmazsam» der de, bunlardan ?sadece? birisi ulaşırsa; yetki kadının elinde Şeyhülislâm Alâu'd-Din Mahmûd el-Haresî el-Mervezî'nin, suretini yazdığım; şu fetvasını gördüm Bir kimse karısına Eğer, senden, bir ay gaip olursam; yet­kin elindedir» dese, ve bu- şahsı, kâfirler esir etseler ?Allah'a sı­ğınırız?-, kadının yetkisi, elinde olur mu? suâline, O Hayır" di­ye cevap buyurdu ki .Şayet, bu şahıs, gitmeye zorlansa; o da bizzat kendisi gitse; gaip olma şartı, tahakkuk ettiğinden uygun olan, yemininden hâ-nis olmuş olmasıdır. Çünkü, kerhen gitmek; unutarak gitmek; kasden gitmek şartın tahakkuku bakımından müsavidir. Hulâsa'da da Mûhiyt Sahibi şöyle buyurmuştur Bir kimse, karısına Eğer, senden, on gün gaip olursam ve nafakam sana ulaşmazsa; muhakkak yetkim, elinde kıldım.» dese, on gün gelip geçtiği halde, nafakanın, kadına ulaşıp ulaşmadığı hu­susunda, karı - koca arasında ihtilâf çıkıp; koca Ulaştırdım.» der; karısı ise, bunu inkâr ederse; İmâm-i A'zam göre, kadının, sözü kabul edilir ve yetki, onun elinde olur. Bu Asi isimli eserdeki rivayettir. Müntekâ'nm rivayeti ise, bunun aksinedir. Füsûlül-îmâdiyye'rîe de k-mse, başka bir kimseye Eğer sen, şu vakte kadar dir­hemlerimi vermezsen, nikâhının altında olan, karının talâk yetki­sini benim elime verir misin?» der; o da verdim.» derse, söylenilen güne kadar, koca, dirhemleri vermezse; diğer şahıs kadını boşaya­ kimse, karısının talâk yetkisini, onun eline verince, ka­dın Elimi azâd ettim.» der; nefsimi» demediği halde Ben bu­nunla, nefsini kasdettim.» derse; aynı mecliste söylemîşse; sözüne inanılır; değilse, inanılmaz. Âlimlerimizden bâzıları Bu durum­da, uygun olan, talâkın vâki olmasıdır.» demişlerdir. Zahîriyye'de de kadın İka eyledim.» dediği halde, bununla talak'a ııiyyct eylemedim.» dese; sözü kabul kadın Niyyet eyledim.» derse; bu cevapla talâk vâki kadın Talâkı, îka eyledim.» derse; niyyeti -olmasa bile, talâk vâki olur. Hulâsa'da da böyledir. Şeyhü'l - İslâm, şöyle zikretmiştir Bir kimse, karısına Alti ay, talâk yetkisini elinde kıldım.» derse; altı ay bitene kadar yetki, kadının elinde olur. Kerderî'nin Vecîzi'nde de - İslâm Tâhir bin Mahmud'un Fevâidi'nde şöyle, zikredilmiştir -Bir kimse, karısına Eğer, benden, sana on gün nafaka gel­mezse, nefsini boşa.» dedikten sonra, on gün geçene kadar, kadın kocasına kafa tutsa; uygun olan, nefsini kimse, karısına Eğer nafakanı, bir ay sana ulaştırmaz-sam; talâk yetkin elindedir.» dedikten sonra, kadın, kocasından izinsiz olarak, babasının evine gidip, orada, bir ay kalsa ve kocası da nafakasını yollamasa; uygun olan» yetkinin, kadının elinde olmama­sıdır. Fetva'da şöyle vârid olmuştur Bir kimse, karısına Eğer, on gün sonra, sana beş dinar altın ulaştırmazsam, ne zaman istersen, nefsini boşamakta, yetkin elindedir.» der ve on gün geçtiği halde, o altınlar, kadına ulaşmasa, kadın, nefsini boşayabilir mi?Evet, boşar. Eğer, kocanın muradı, on günün tamamında, fevri olarak ulaştırmak ise; kadın, nefsini boşayabilir. Eğer, kocanın mu­radı, fevri değilse; birinden bri, ölene kadar; kadın, nefsini boşa-yarnaz. Bu cevabı, babam doğrulamıştır. Füsûlü'i - Üsterûşnî'de de üstadlanmızdan soruldu ? Bir kimse, karısına Eğer, ben, bu beldeden, senin iznin ol­madan gidersem; nefsini boşaman için yetkini eline bırakdım. Di­lediğin vakit, kendini boşarsııı» der ve başka bir yere gidip; karısı­nın izni olmadan, orada iki gün kalırsa; kadın, nefsini, boşayabilir-mİ; boyaşamaz mı?Hayır» diye cevap verildi. En doğrusunu, ancak, Allahu Teâlâ - Fetvâ'da şöyle denilmiştir Bir kimse, karısın­dan gaip olduktan, üç ay sonra, ondan bir mektup gelse, o mektup­ta da Benim gaip olmamdan, itibaren, iki ay geçince, bu müddet içinde, sana gelmezsem; istediğin vakit, kendi nefsini, boşarsın.» diye yazılmış olsa; bu durumda, mektubu, bu şahsın, gaybubetinden sonra yazdığı, fakat mektubu getirenin, yollarda geç kaldığı anla­ durumda, kadın, nefsini boşayabilir mi; yoksa, boşayamaz mı, Üç ay geçtiği halde kadının bilgisi olmadığına göre, yetki, o ka-. dinin elinde olur» - İslâm Bürhânü'd - Dîn'jn Fevâidi'nde şöyle zikre­dilmiştir Bir kimse, talâk yetkisini, şer'i bir cinayet olmadıkça onu döv­memek üzere karısının eline verdikten sonra, karısına Her on günde, ana ve babanın evine gitmeye, izin veriyorum» der; on günü geçip; on ikinci günde, o kadma, anası ve babası gelse ve kadın da, onlarla beraber, evrelerine gitse, kocası ise, onu, izinsiz gittin diye rdövse, kadının talâk yetkisi elinde olur mu Şöyle cevap verildi Evet yetkisi elinde olur. En doğrusunu, AHah-u Teâlâ Nİzamü'd - dînin Fetvâları'nda şöyle bir fetva gördüm Bir kimse, karısının talâk yetkisini şer'î bir suç olmaksızın onu dövmesi halinde, onun eline verirse; yetki, kadının elinde sonra, kadının anası, adamın evine gelir, koca ise, ka­rısına Gerçekten, bu annen köpektir; niye geMi?» dese; karısı da Senin anan ve bacın köpektir,» dese, bunun üzerine koca, karısını dövse; talâk yetkisi kadının elinde olmaz. FiisûJii'I - İmâdiyye'de de kimse, suçsuz olarak, karısını dövmesi hâlinde, ona ta­lâk yetkisi verdikten sonra, karısına Lânet, üzerine olsun.» der; karısı da Lanet, senin üzerine olsun.» derse; bazı âlimlere göre, böyle demesi, kadın için, bir suç değildir. Çünkü o baniyedir; bâ-diye âlimler ise Bü, bir suçtur.» demişlerdir. Sahih olan da üzerine, koca karısına Ey annesi kahpe oîan, kadın!» der; kadın da Kahpe, senin anandır.» derse; Mütefcaddhnîn'in kavi ;ne göre bu suç olmaz Bazı âlimlere göre de, eğer, kocasının anası sağ ise, kadının ko­casına söylediği bu söz, suç kocasının anası ölmüş ise, bu durumda, kadının, koca­sına söylediği bu söz, bir âlimler ise Bu durumda, kocanın-anasının, sağ olması ile öiü olması müsavidir. Kadın, talâk yetkisine sahip kadın, kocasına Allah, ömrünü alsın.» derse; işte bu, kadın için bir kadın, kocasına Ey Allah'tan korkmaz; ey kâfir!» dese, işte bu da kadın için bir bir kadın, kocasına Ey kötü huylu!» dese, eğer, dediği gibi ise, bu bir suç olmaz. Fakat, kocası öyle değilse; kadının bu sözü, suç kimse, karısına Böyle yapma.» der; karısı da Gü­zel yapıyorum.» cevabını verirse, eğer kadın bu sözü, günâh olan bir iş hakkında söyfemişse, bu söz, kadın için, bir suç olur. Fakat, ka­dın, bu sözü, günâh olmayan bir iş hakkında söylemişse, o bir şöyle zikredilmiştir Bir kadın, kocasına Beni boşa.» der; kocası da Ben, senin talakım, eline bıraktım.» der; kadın ise; Ben, nefsimi boşadım.» derse; kocası ise Ben de, zaten seni boşadım.» cevabım verirse, kadın iki talâk boş olur. Muhiyt'te de kadının, şerefli kocasına Ey tad almaz.» demesi bir soruldu Bir kimse, karısını, suçsuz olarak dövmesi hâlinde, talâk yetki­sini onun eline, verse; karısıda, başka kadınların-yanmda Eğer, sizin kocalarınız, adam ise; benim kocam adam değildir.» dese; bu­nun üzerine, kocası da; onu dövse, kadın, kocasına karşı, suç işle­miş olduğu için talâk yetkisi, elinde olmaz. En doğrusunu, Allahu Teâla Fetvalarında şöyle zikredilmiştir Bir k'mse, karısını suçsuz yere dövmemek; kadın da, filanın evine, ancak kocasının izni ile gitmek üzere, talâk yetkisini, onun eline verse; kadın ise, o filanın evine, kocasından izin almadan git­se ve karşılıklı münâkaşa yapsalar ve kocası, kadını dövse, kadın da Ben, senin emrin gereğince, kend'mi kurtardım.» .dese; 'koca ise Ben, seni izinsiz olarak, filan adamın evine gittiğin için, döv­düm.» dese, ne olur?Babam, şöyle buyurdu Kocanın sözüne itibar Fetvaları'nda şöyle mezkûrdur Bir kadın, kocasına Beni günahsız olarak, dövmemeye, talâ­kım üzerine yemin ettin ve beni dövdün; ben de senden, boşandım» der; kocası da ben, seni şer'î bir günahın olmadan dövmedim.» derse; bu durumda, kocanın sözü sonra, koca Ben, sana, bacının evine gitme; dedim; ben ordaıı zarar görüyorum. Şu anda, sen, oraya gittin; ben de seni bu yüzden dövdüm.» der; kadın da, bacısının evine gittiğini, inkâr ederse; kocanın sözü muteberdir. Beyyine getirmek de, ons kimse, içki meclisinde, başka birine Senin yüzünden nikahladığını, bütün kadınların durmaları da, salıverilmeleri de, se­nin elinde idi.» der; o şahıs da Bu eğer böyle ise, gerçekten, ben senin karını bir talâk ve iki talâk ve üç talâk boşadım.» derse; ta­lâk vaki olur mu?Hayır olmaz. Çünkü onun sözü, senin elinde idi demekle, yet­kinin geçmiş zamanında olduğunu söylüyor. Yetkinin, o şahsm elin­de baki kalması için bir zaruret yoktur. Belki de yetki, o zaman, o meclisle sınırlı bulunmakta idi. Vaktin değişmesi ile yetki de bâtıl ?geçersiz koca, bu şahsa Senin elindedir.» demiş olsaydı; bu söz, yetkinin, o şahsın, elinde olduğunu'ikrar etmek olurdu. Ve o şahsın boşaması da sahih olurdu. Füsûlü'I - Üsterûşnî'de de böyle­ babamın Fevâidi'nde, şöyle zikredilmiştir Bir kimse, talâk yetkisini, karısının eline vererek, ona Eğer, bu ayda, sana iki dinar ulaştırmazsam, nefsini halâs et = kurtar.» der ve bir alacağını, kadıda havale ederse; bu müddet geçtikten son­ra, kadın, nefsini halâs etme hakkına sahip olur mu?Şöyle cevap verilmiştir Hayır, olamaz.»En doğrusunu Allahu Teâlâ şöyle zikredilmiştir ;Bir kimse, karısının izni olmadan o beldeden çıkmamak üzere, talâk yetkisini kadının eline verdikten sonra, kadının adamlarından izin alarak, o beldeden çıkıp gitse, bu, izin oiur mu?Hayır, olmaz» - Fetâvâ'da şöyle kimse, karısından izinsiz, bir câriye almamak üzere, talâk yetkisini, onun eline verse; zamanımızın bazı âlimleri, bu şahıs, ka­rısıyla beraber Nehhas'a gitse, kadın orada, bir câriye istese; koca­sı da, satın alsa; bunun, izin olup olmadığına cevap olarak Eğer, o cariyeye, koca sahip değilse, bu izin olur.» demişler ve Bu kadın, talâk yetkisine sahip değildir.» ise Bu kadın, yetkilidir.» diye cevap verdim. Füsûlü't -İmâdiyye'de de - Nevazil'de, şöyle zikredilmiştir Bir kadın, kocasına Yakında, sana bir söz söyleyeceğim. Onu imzalar mısın?» veya yakında, bir iş yapacağım. Onu, kabul eder misin?» der; kocası da Kabul ett'm.» deyince, kadın Nefsimi, üç talâk boşadım.» dese talâk vâki olmaz, Muhiyt'te de koca, talâkı, suçsuz dövmeye bağlasa Kadın da ateş alıp dönmek maksadı ile, çıkıp sokağa gitse; sokaktada yabancı bir er­kek bulunsa, ancak, kadının maksadı, o yabancı erkeğe bakmak ol­madığı halde, koca, karısını dövse, suçlu dövdüğü için kadın yetkili olmaz ve nefsini boşayamaz. Hizânetü'I-Müftîn'de de kimse, diğer bir şahsa Her ne zaman, bu beldeden benden izinsiz çıkarsan; karının talâk yetkisini, elimde kılar mısın?» der; o da Kıldım.» der ve o şahıs, bir defa izin verirse, bundan sonra, o adam, izinsiz gidebilir m?Alâü'd - Dîn şu cevabı vermiştir Gidebilir.» Çünkü, küllemâ kelimesi, her vakit demektir. Her vakit ise, bir defa ile açılır. Fevâid'de de kimse, karısına Eğer, seni, her altı ayın başında ana ve babanın memleketine ulaştırmazsam, isted'ğin vakit bâin bir ta­lâkla nefsini boşama yetkisini, elinde kıldım.» dese, ve kadın bu tefvizi o mecliste kabul ettikten sonra, bir yıl geçdiği halde, kocası, cnu, ana ve babasının evine ulaştırmasa; kadın, nefsini boşayabilir mi ?Bu mes'ele Mürgînânî'nin Vakiâitu'l - Fetâvâsı'nda vardır. On­lar", hze, bu Fetvayı gönderdiler ve Evet, kadının yetkisi vardır.» diye âlimlerin fetvaları da, buna muvafakat der. 0 Büyük babamın, Fevâid'inde şöyle mezkûrdur Bir kimse Şıra içmem; kumar oynamam; zina etmem. Eğer yaparsam, karım, benden, üç talâk boş olsun.» dedikten sonra bun­lardan birini yaparsa; karısı boş kimse Eğer şira içersem ve kumar oynarsam ve zina edersem; gerçekten talâk yetkisini, karımın elinde kıldım» dedik­ten sonra, bunlardan birini yapsa; bazı âlimlere göre, kadın yetkili olur, bazılarına göre ise yetkili şöyle buyurmuştur Buna benzer sözlerden maksat, mahzurlu olan bir şeyi irtikap etmekten nefs men ve zecr etmektir. Bu işlerden her biri, yalnız başına yapılınca, garaza elverişli olur.»Bu durumda, her ne kadar, lafız cem ~ çoğul için o!sa bile, bunlam üzerinde durmamak, daha uygundur. Şeyhu'l - İslâm Bür-hânü'd - Dîn'de böyle Fevâidi'nde, şöyle zikredilmiştir Bir kimse, ka­rısına ; Eğer ben, şira ve süzülmüş hurma suyu içersem; istediğn zaman, -nefsini boşaman için; yetkini eline verdim.» der; kadın da, bunu kabul ettiken sonra, koca, hurma suyunu içse; diğerini içme-se; yetki bu kadının elinde olur mu; olmaz mı?Olur, diye cevap verilmiştir. Çünkü o şahıs, bunların hepsine birden değil, ayrı ayrı, ta'lık etmiştir. ? bağlamıştır. Diğer bazı âlimler de, bu cevaba kimse, kadının talâk yetkisini, suçlu veya suçsuz dövme­sine karşılık, istediği vakit kadının nefsini boşaması şartıyle, ona verse; ve kadın, buna razı olduktan sonra da adam, bir suçundan dolayı, onu dövse, kadın, nefsini boşayabilir mi; boyaşamaz mı?Bcşayabilir.» diye cevap ceddim ve Allâme gibi, iki imâmm ihtiyarı olduğu gibi, zamanlarının âlimlerinin de, ihtiyarıdır. Bizim zikrettiklerimiz, Şey­hu'l - Kebir Ebû Bekir Mu hanımed bin FadI el-Buhârî'nin ihtiyarı­dır. Füsûlü'I - lmadiyye'de de böyledir. [31] 10 yıl önce, altıncı tüp bebek tedavisi de başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra kısır tanısı kondu Seda Diker'e. Bir Miraç Kandili'nde dua etti, "Allahım çok yoruldum, eğer bir bebeğim olacaksa bana bir mesaj gönder," diye. Ertesi gün buluştuğu bir arkadaşı ona rüyasında, Burak adında, kocasına tıpa tıp benzeyen bir oğlu olduğunu gördüğünü anlatıyordu. Mesajı almıştı. Derken yönlendirmeli meditasyon ve hipnozla ilgili çalışmalara başladı. Bir yıl boyunca hipnoz ve bilinçaltı temizliğine katılarak, dişilikle ve annelikle ilgili korkularının tamamını temizlemeyi başardı. Ve yedinci tüp bebek denemesinde oğlu Burak'a hamile kaldı. Boğaziçi Üniversitesi mezunu, başarılı bir bankacı olan Diker, hipnozun kendi hayatındaki etkisini gördükten sonra, New York'ta hipnoz okuluna gitti. Orada kanser ve tüp bebek tedavisi gören hastalarla çalıştı. Bu sırada geçmiş yaşam terapisi öğrendi. Bilinçaltı, duygusal değişim ve dişilik bilgileri üzerine uzmanlaştı. National Guild of Hypnotists Ulusal Hipnoz Uzmanları Derneği üyesi olan Seda Hanım, 2006'dan beri İstanbul'da, Lotus Kadınlar Klübü çatısı altında, özellikle kadın-erkek ilişkileri üzerine 'danışanlarına' hizmet veriyor. Yakın zamanda da kendi anne olma ve dişiliğini keşfetme hikayesinin yanı sıra danışanlarından bazılarının ilginç hikayelerini de harmanladığı Beni Ararken adlı romanını yayımladı. - Çocuk sahibi olabilmek için önce dişiliğinizi keşfetmeniz gerekmiş. Önce bize bu dişilik meselesiyle ilgili biraz bilgi verir misiniz? - Bir kere gerçek bir dişi, ilişkisinde yönlendiricidir. Karşısındaki erkeği, eğer kendisine âşık olmasını istiyorsa âşık eder. Telepatik bağ kurabilir partneriyle. - Yani kadınlar istedikleri her erkeği kendilerine âşık edebilir, diyebilir miyiz? - Diyemeyiz. Her erkeği değil. Bize uygun olan erkekleri, eğer olası bir beğeni başlamışsa âşık edebiliriz. Ben bunun ilmini öğretiyorum işte. - Neden bu kadar yoğun olduğunuzu şimdi anlıyorum! - Evet. Şunu da söyleyeyim, belki İstanbul'un yarısının aşk hayatını takip ediyorum ben. Stratejistlik de yapıyorum ve bugüne kadar hiç yanılmadım. - Mesela, bir kadın size gelip, flört ettiği adamın doğru adam olup olmadığını sorabiliyor mu? - Evet. - Değilse ondan vazgeçebiliyor mu? - Evet. Tam olarak bunun ilmini öğretiyorum işte. Çünkü bir kadının, duygularını bağlamadan önce, adamın kendine âşık olup olmama potansiyelini ayırt etmesi gerekiyor. - Peki doğru adam olup olmadığını size anlatılan adamın tavırlarından mı çıkarıyorsunuz? - Kadının uygulaması gereken belli bir flört süreci var. Bu flört süreci uygulandığında bilinçaltından ben şu mesajı veriyorum 'Ben âşık olunacak kadınım ve böyle bir ilişki istiyorum.' Ama direkt değil. Bilinçaltından, mesajla. Erkeğin davranışlarını doğru okuyacağım. Erkeğin davranışı da 'Evet, ben âşık olmak istiyorum, haydi deneyelim,' ya da 'Ben âşık olmak istemiyorum,' mesajı verecek. Bütün bunları beden dili, sözler ve en çok da davranışlarla okursunuz. Yani kadın, bahsettiğim flört sürecini uyguladığında, erkek o sürecin peşinden geliyor ve doğru adım atıyorsa bu, âşık olacak demetir. - Buna somut bir örnek verebilir miyiz? - Mesela birinci adımı erkeğe attırmak gerekir. Kadını o arayacak. Peşinde koşacak, biraz daha fazla isteyecek. Bana anlatıyorlar Telefonlarını almışlar birbirlerinin. Adam kadına 'Ben seni arayacağım,' diyor. Kadın bekliyor. Adam aramıyor bir türlü. Kadın burada 'Ne oldu?' diye ararsa bitti, şansını kaybetti. - Kaçan kovalanır durumuna geliyoruz yani. - Biraz. Ama bu yeterli değil. Erkeğin âşık olması, bilinçaltında saklı. Bilinçaltında yetersizlik ve başarısızlık korkusu var, o da penis kaynaklı. Dolayısıyla flörtü kadının başlatıp kadının kesmesi gerekiyor. Kadın kesemezse, o zaman... - Sürünüyor. - Sürünüyor. Eğer doğru yerde kesebilirse, patronluğu ele alabilirse, erkek daha çok âşık oluyor. - Kesmekten kastınız? - Flörtün o havasını bir süre için durdurmak. Diyelim ki esmer, yakışıklı bir adam beyaz gömlek giymiş. 'Hımm, ne kadar yakışmış,' dediğimde ve adam heyecanlandığında hemen, 'Haydi bir çay içelim mi?' deyip keseceğim. - Ve adamı baştan çıkarıyor olacaksınız aslında. - Evet. Bir yandan da ona şu mesajı veriyorum 'Bak, yetersizlik ve başarısızlık korkun olmasın, aslında senin başarılı olmak için bir çaba sarf etmen gerekmiyor. Patron benim.' Böyle bir kadına erkekler teslim olabiliyor bilinçaltında. - Güçlü kadınlara hayranlık duyuyorlar tabii. - Evet. Ama o kadının birinci adımları erkeğine attırması lazım. Kendi sürüklerse bitti. O zaman erkek pozisyonunu alır kadın. Aynı kutuplar da birbirini iter. Savaşmaya başlarlar. Peki niye? Yine bilinçaltına geliyoruz. Korkudan yapıyor bunu kadın. İlişkiyi kaybetme, yalnız kalma, terk edilme, değersizlik korkuları. - Erkek bu durumda sağlıklı bir ilişki için ne yapmalı? - Erkek erilliğini yapacak. Özgüveni olacak. Özgüveni olan erkek tek bir kadına bağlanabilir. Çapkınlık özgüven eksikliğidir. Ne kadar çok kadından onay alırsa rahatlıyor. CİNSEL ENERJİYİ YAYMA SANATI! - Tantra nedir? - Cinsellik yoluyla yükseliş. Ruhen yükselmek. Tantra'ya baktığınızda aslında cinsellik en son safha. Parmak parmağa dokunmadan bile orgazm olabilirsiniz. Duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak orgazmı yaşıyorsunuz. Öyle bir şey ki o... Bedensel orgazm sizi yere indiriyor artık. Bunu bir kez yaşadıktan sonra ortalama şeylere pek bakmak istemiyor insan. - Bunu öğretiyor musunuz? - Bunu yapmanın şartlarını öğretiyorum. Dansını öğretiyorum. Eğitimde o dansı hem yapıyorum hem yaptırıyorum kadınlara. Müziğimiz var. Ayna karşısında çalışma yapıyoruz. Hem ikinci çakrayı aktive eden hem de partneriyle telepatik bağ kurduran ve cinsellik enerjisinin hâkimiyetini sağlayan bir dans bu. Bunu yaptıkça kadın, istediği an o cinsel enerjisini yayabilir, istediği zaman tutabilir. - Mükemmel şeyler anlatıyorsunuz. - İlişkilerde inanılmaz şeyler var. Benim eşimle de ilginç anekdotlarım var. Dişiliği elde etmeden önce, daha çocuğum yok ortada. Tüp bebek denemelerinden şişmanlamışım. Hep içimden diyorum ki 'Ah dalyan gibi adam, bırakacak beni, hiç beğenmeyecek, çocuk bile veremiyorum ona.' Kendimle barışık değilim, kompleks içindeyim. Bir gün Uludağ'dayız. Bir hoca geldi. 'Siz misiniz ders alacak çift?' dedi. 'Evet,' dedik. Döndü eşime, 'Sen dalyan gibi adamsın, nereden buldun bu kadını?' dedi. Ve benim cümlelerimle söyledi bunu. - Aman Allahım. - Evet. Telepatiye bir örnek işte. Hâlâ eşime soruyorum, 'Ya demişti değil mi o adam öyle, ben mi hayal ediyorum?' diye. Sonra dişilik eğitimi, hipnoz, Tantra, telepati, bunları öğrendikten sonra, 'Ben şimdi tam bir dişi oldum,' diye düşünüyorum. Biz bir akşam bir davete gittik. Rus mankenler filan var, bacağının biri benim boyum kadar. Oraya giderken, 'Ben bu akşam yayacağım dişiliğimi,' dedim. Ve hakikaten eşim bir başka türlü oldu. Mekana gittik oturduk. 'Sen ne oldun, her sene daha bir güzelleşiyorsun,' diyor. 'Bir şey oldun sen,' diyor sürekli. Ben de içimden, 'Evet, söyle, tanrıça de,' diyorum. Büyük bir aşkla 'Kraliçe oldun,' deyiverdi. Onun dağarcığında tanrıça kelimesi yok çünkü. Telepati öyle kumanda eder gibi yapabildiğiniz bir şey değil. Ona o fikri empoze ediyorsunuz. İster alır, ister reddeder. MENOPOZ SONRASI SEKS - Erkeği baştan çıkarmak için mükemmel bir fiziğe sahip olmak gerekmiyor yani. - Aynen. İşte Tantra dansında bunu gösteriyorum. Kendi bedeninizle ne kadar barışıksanız o kadar güzel sevişebilir ve o kadar güzel orgazm olabilirsiniz. Eğer çok uyumlu olduğunuz bir partneriniz varsa, daha hiç dokunmaya başlamadan öyle bir noktaya varıyorsunuz ki, her şey mükemmel geliyor size. O alanda kaldığınız zaman müthiş bir zevk duyuyorsunuz ve o antiaging etkisi de yapıyor. Tantra bir cinsellik eğitimi değil. Sizin bedeninize cinselliğinizin enerjisini yayma eğitimi. - Dolayısıyla bunun yaşla bir ilgisi yok mu, her yaşta yapılabilir mi? - Aynen. Menopoz sonrası da. Eğer siz Tantra dansı yapıyorsanız, cinsel isteğinizi aktif tutuyorsunuz ve menopoz sonrası da aynı şekilde istekli oluyorsunuz. Benim 60 yaşımda bir hanım danışanım var. Muhteşem bir cinsel hayatı var. - Siz çok mutlu bir hayat mı yaşıyorsunuz? - Evet. Ben hayatımdaki her şeyi düzelttim. İstediğim kariyeri yaptım. Bankacılığı bırakıp sıfırdan iş kurdum. Mutluyum. Eşimle ilişkimi çok üst boyutlara taşıyabildim. Biz 20 yıllık evliyiz. 'Çocuk olmaz,' dediler, onu da yaptım. BEDENİNİZLE BARIŞIN - Belli bir yaşın üzerindeki kadınların cinsel hayatla ilgili sorunları olabiliyor. Mesela kadınlar, menopozdan sonra cinsel hayatı olup olamayacağını merak ederler. - Onlara Tantra öneriyorum. Tantranın belli kuralları var. Bu kuralları uygulattırıyorum. Biz Batılı insanlar genellikle birbirimizi eleştirmeyi çok seviyoruz. Sizi her gün eleştiren partnerinizle güzel bir sevişme içinizden gelir mi? Benim ilk yaptırdığım şey Tantra pozisyonu. Oturacaklar karşılıklı. Birbirlerini övecekler. Mesela erkeğe 'Haydi gel bir oyun oynayalım. Sen bende beğendiğin bir şey söyle, ben de sende,' diyeceksin. Ve yalan yok. Eğer ağzını beğenmiyorsanız, çok güzel diyemezsiniz. Ama gözleri harikaysa, 'Bir tanem gözlerinin içine bakmaya bayılıyorum,' diyebilirsiniz. O zaman beyinden uyarılmaya başlıyorsunuz. İkincisi birleşme kısmını mümkün olduğunca en sona atın. Beş duyu kullanılacak. Görsellik, koku, ses, çok küçük dokunuşlar... Göbek göbeğe değecek, bu çok önemli. Mesela Batılı kadın göbeği büyükse geri çeker. Yanlış. Bedeninizi sevmeniz gerekir. KORKU KALIPLARINI TEMİZLİYOR - Lotus Kadınlar Klübü'nde ne yapıyorsunuz? - Türkiye'de hipnoz uygulamıyorum. Çünkü çekinceleri oluyor insanların. Ben burada tamamıyla duygusal değişim sağlıyorum. Otohipnozun tekniğini öğretiyorum. Telkini ben yapmıyorum ama. Sadece regresyon dediğim, geçmiş yaşam terapisi yapıyorum. Hiçbir bilinç kaybı olmadan yapılıyor. - Bire bir mi çalışıyorsunuz? - Eskiden 10 kişilik seanslar yapardım. Şimdi herkese tek tek duygusal değişim öğretiyorum. Korku kalıplarını temizliyorum. Bu korku kalıpları özellikle ikili ilişkiler, kadınerkek ilişkileri üzerine oluyor. - Yani sadece kadının değil. - Evet. Ama kadın yönlendirici olduğu için kadının temizlenmesi daha önemli. Çünkü kadındır çerçeveyi çizen. GEÇMİŞ YAŞAMINDAKİ KOCASIYLA BULUŞMUŞ - Kitaptaki ressam Mehmet'in geçmiş yaşam hikâyesi doğru mu? - Evet. O, bana gelen bir kadın aslında. Konuşurken, bir geçmiş yaşam terapisi regresyon, yani zamanda geri dönüş yaptık. Kadın birden bire Ortaçağ'a gitti. Uzun elbisesi, upuzun kıvırcık saçları var, def var elinde... Birahane gibi bir yerde, göğüsleri meydanda dans ediyor, bir yandan da bira servisi yapıyor. 'Neden böylesin?' diyorum. 'Kocama öfkeliyim,' diyor. 'Kocan nerede?' 'Savaşa gitti. Kaçtı bizden. Çocuğumuz var...' Bunları bana anlattı kadın. Birkaç ay sonra bir adamla geldi ofisime. Şöyle tanışmışlar Bir arkadaş toplantısına gidiyor kadın. Adam uzaktan onun gözlerine bakıyor. Sonra bir şarkı başlıyor. Adam geliyor yanına ve diyor ki; 'Raks et kadınım'. Kadın 'Ne oluyor, sen kimsin?' filan diyor. 'Sen upuzun saçlarınla, ayakların çıplak dans ediyorsun o heriflerin önünde. Gördün mü beni orada?' diyor. Kadın şok. Adam o zamanki kocası. 'Ben askerden döndüm,' diyor adam. Ve âşık olmuşlar. Onlar bir sekiz-dokuz ay kadar aşk yaşadılar ama sonra bitti. - Ve size birlikte geldiler öyle mi? - Evet. Ben ikisine birlikte hipnoz yaptım. İki hayat arasına çıkma diyoruz biz, onlara onu uyguladım. Birbirleriyle ilgili kontratlarını gördüler. Tabii bütün bunlar gerçek de olabilir, uydurma da. Hiçbir zaman 'Geçmiş yaşama inanın' diye bir şey söylemiyoruz biz. Bize hocalarımız da öyle öğretti. Bilinçaltınız size bir hikâye veriyor. Bu hikâye içindeki duyguyu ve inanç kalıbını alın ve temizleyin. Bu ister gerçekten yaşadığınız bir şey olsun, ister uydurduğunuz bir şey, önemli olun onu temizlemek. EĞER DOĞRU ADAMSA YATAĞA GİRİN - Günümüzde modern kadının bekaret derdi yok. Fakat düzenli ilişki kurmak istediği erkeklerle birkaç kere birlikte olduktan sonra terk edilen kadın da çok. Bununla ilgili ne yapmak gerekir. Mesela 'Asla ilk flörtte beraber olmayın,' der misiniz? - Derim. Onun dışında, 'Kapınızı kapadığınızda ayakları üzerinde duran kadın olun.' Erkek, ayakları üzerinde duran kadın arar. Fakat kadın bunu yanlış anlar. Erkeğin parasına muhtaç olmamak zanneder. Halbuki erkek, kapısını kapadığında mutlu olan, ilişkiye ihtiyacı olmayan kadından bahsediyor. Gerçekten böyle olduğunuz zaman erkekler size mıknatıs gibi çekiliyorlar. Kadınlar, yalnız ve ilişkisiz kaldıkları zaman kendilerini boşlukta hissediyor. Bu sıkıntılı süreçte o korkularını yenip temizleyebilirse, sevgiye hazır hale geliyor. İşte ben, o olumsuzlukları alıp yerine doğru duyguyu yerleştiriyorum. - Nasıl birlikte olmalı peki bir kadınla bir erkek? - Demin bahsettiğim flört süreci uygulanacak. Bu bir oyun. O oyunu herkes coşkuyla oynamak ister. Doğru oynandığında erkek doğru cevap veriyorsa ve kadın güvenmeye başlıyorsa, 'Bu doğru adamdır, ben bu adamla birlikte olabilirim,' duygusunu hissettiği an yatağa girer. DİŞİLİĞİ BASKILAMAK HAMİLELİĞİ ENGELLİYOR - Sizin geçmiş yaşamınız var mıymış? - Tabii ki. Kitabın başında var o. İngiltere'de geçmişte sokağa atılıyorum, çocuğum karnımda ölüyor. Suçlanıyorum, kiliseye bile kabul edilmiyorum, evlilik dışı hamile kaldığım için. Hatta sonra tetiklendi bu bende. Ben çocuk sahibi olmadan önce Türk filmi seyrederken, Türkan Şoray bir gecede hamile kalıyor, onu sokağa atıyorlar filan. Ben de 'Ne saçmalıyorsunuz, yalan bunlar,' diyorum. Bir yandan da korkuyorum ama. Çocukken de seyrettiğim zaman korkmuşum. Sonra da 'Olmuyor ki böyle bir şey, hamile kalınmıyor ki,' diye kendimi şartlamışım, kalamadığım dönemde. Biriktirdiğimiz negatif duygular, tepkisi verilmediği zaman kalıp yaratıyor ve tekrarlıyor kendini. Bedeniniz 'Olmaz ki'yi öğreniyor. Öğrenmemesi için verebildiğimiz kadar tepki vereceğiz. Bunu trans altında yaparsak daha kuvvetli etkisi oluyor. Sistemi temizleyeceğiz, sonra 'Olabilir' duygusunu yeniden yerleştireceğiz. Ben çocuk doğurduktan sonra bu işlere merak sarıp da bir de hipnoz okuluna gidince, dişilikle ilgili yarım kalan işlerimi de tamamlayayım dedim. Dişiliğimi elde ettim. Dişi değil, eril davranan bir kadın olduğumu fark ettim. Çocuk yapmayı engelleyen şeylerden biri dişiliği baskılamak oluyor. Yargıtay’ın, ’içtihat metni’ niteliğindeki son kararıyla, eşine “Seni sevmiyorum, ailemin zoruyla seninle evlendim” diyen kadın kocasına tazminat Kozan ilçesinde ikamet eden çift, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmaya karar verdi. Kozan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtığı davada konuşan davacı koca, “Eşim, sürekli beni sevmediğini, ailesinin zoruyla evlendiğini söylüyor. Tazminat talep ediyorum” dedi. Tazminat talebini reddeden mahkeme, çiftin boşanmasına hükmetti. Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza erkek tarafından kusur belirlemesi ve lehine manevi tazminata hükmolunmaması yönünden mahalli mahkeme kararının temyiz edildiğine dikkat çekilen Yargıtay kararında, "Mahkemece davalı kadına yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı kadının davacı erkeği sevmediğini, istemediğini, ailesinin zoruyla erkekle evlendiğini söylediği yapılan yargılama ve toplanan delillerle ispatlanmıştır. Davalı kadından kaynaklanan bu eylemler davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. Kararın bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" ifadeleri yer mahalli mahkemeye ulaşmasıyla, davacı erkeğin tazminat talebi yeniden değerlendirilecek. Mahkeme, ilk kararında direnirse devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girecek. Adana'da ''Seni sevmiyorum'' diyen karısına boşanma davası açarak tazminat isteyen kocanın talebi, mahkeme tarafından reddedildi. Yargıtay, ''EŞİM SÜREKLİ BENİ SEVMEDİĞİNİ SÖYLÜYOR'' Adana'nın Kozan ilçesinde ikamet eden çift, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmaya karar verdi. Kozan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açtığı davada konuşan davacı koca, "Eşim, sürekli beni sevmediğini, ailesinin zoruyla evlendiğini söylüyor. Tazminat talep ediyorum" dedi. Tazminat talebini reddeden mahkeme, çiftin boşanmasına hükmetti. Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı."KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NİTELİĞİNDEDİR" Davacı erkek tarafından kusur belirlemesi ve lehine manevi tazminata hükmolunmaması yönünden mahalli mahkeme kararının temyiz edildiğine dikkat çekilen Yargıtay kararında, "Mahkemece davalı kadına yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı kadının davacı erkeği sevmediğini, istemediğini, ailesinin zoruyla erkekle evlendiğini söylediği yapılan yargılama ve toplanan delillerle ispatlanmıştır. Davalı kadından kaynaklanan bu eylemler, davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. Kararın bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" ifadeleri yer TALEBİ YENİDEN DEĞERLENDİRİLECEK Kararın mahalli mahkemeye ulaşmasıyla, davacı erkeğin tazminat talebi yeniden değerlendirilecek. Mahkeme, ilk kararında direnirse devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Haber Ajansı / Güncel Yargıtay Kozan Güncel Haberler

kadın kocasına seni istemiyorum derse